Haberler

Dia Pro Sağlıkta İnovasyon ve Yerlileşmeye Öncülük Ediyor

IN Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği ve Tıbbi Cihaz Yönetmeliği kapsamında yer alan ürünlerin üretimini yapan, yerli malı belgesine sahip, alanında ilk yerli üretici olan Dia Pro, AB ülkeleri dahil 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. 2007 yılında dışa bağımlılığı en aza indirmek amacıyla Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi’nde (GEPOSB) kurulan Dia Pro üretim tesisleri, 1983 yılından beri sektörde faaliyet gösteren diğer grup firmalarının en yeni üyesi olarak öne çıkıyor. 1000m2 kapalı temiz alanı olan Gebze’deki fabrika; Ar-Ge, Moleküler Biyoloji, Kalite Kontrol, Mikrobiyoloji ve Biyoteknoloji Laboratuvarlarına da sahip bulunuyor. Dia Pro genişleyen ürün portföyü ile dikkat çekiyor Başarılı AR-GE projeleri ile immünohematolojik, mikrobiyolojik test tanı kit ve cihazları, steril su ve türevleri ile tıbbi teknoloji çözümleri sunan Dia Pro, Türkiye’de pek çok ilke imza atan yerli ve milli bir firma olma özelliği sayesinde genç ve dinamik kadrosuyla hızla büyümeye ve ürün portföyünü genişletmeye devam ediyor. Dia Pro Koordinatörü L. Murat Köksal, yeni projeler ve yatırımlar hakkında bilgiler paylaştı. Dia Pro’nun; across markası altında kan gruplama kartları, bakteriyel ve virolojik enfeksiyon tanısında kullanılan tanı kitlerinin yerli bilgi-tecrübe birikimi ve yerli sermaye ile üreten ilk firma olarak Türk medikal sektörünün bu konuda dışa bağımlılığını ortadan kaldırdığına dikkat çeken Köksal, ürünler hakkında da bilgiler verdi. “across GEL isimli ürünümüz, kan gruplama kartları, tanımlama ve tarama hücreleri, yardımcı solüsyonlar olmak üzere 3 farklı ürün grubunu içeriyor ve 7 grup 30 farklı konfigürasyondan oluşuyor. across SYSTEM markalı ürün manuel ve tam otomatik kan gruplama test cihazları olmak üzere 2 farklı çalışma metodundan oluşuyor. Tam otomatik kan gruplama test cihazlarının, tasarımları ve çalışma özellikleri sayesinde farklı testlerin aynı zamanda çalışarak en kısa sürede sonuçlanmasına olanak sağlıyor. across AQUA ürünümüz steril inhalasyon suyu, solunum desteği alan hastalarda nemlendirme yoluyla hastaya konfor ve rahatlama sağlıyor. across BIO ise mikrobiyolojik boyalar ve otomatik boyama cihazları, tüberküloz tanısına özgü kitler ve toz besiyerlerinden oluşuyor. Ayrıca bakteriyel ve virolojik enfeksiyonlar tanı kartları içeriyor.” Yerli üreticiden global oyunculuğa yolculuk Türkiye’de başladıkları üretim, satış ve pazarlama tecrübelerini 40’tan fazla ülkede faaliyet gösterir konuma getirdiklerine dikkat çeken Köksal, hedeflerinin global pazarda köklü rakipler arasında yer alarak pazar paylarını artırmak olduklarını belirtti. Köksal, “Güney Amerika’da belirli ülkelerde devam eden ürün kayıt işlemlerinin tamamlanması sonrasında across markamızın yeni bir bölgede de aktif olarak satış ve pazarlama faaliyetlerini gerçekleştiriyor olacağız. Gelişmekte olan ülkelerde ise yüksek teknolojik ürünümüzün kullanımının artmaya başlamasıyla her geçen gün pazardaki hakimiyetimizi artırıyoruz” dedi. “İnovatif çözümlerle sektöre yön veriyoruz” Köksal ayrıca tıbbi laboratuvarlarda kullanılan standart testlerin yanında spesifik hastalıklara özgü tanı ve bu hastalıkların standart testlerde meydana getirdiği problemlere inovatif bir yaklaşımla çözüm üreterek sektöre yön verdiklerine işaret etti. Yeni projeler ve yatırımlar hız kazanıyor 2021 yılında Ar-Ge Merkezi olan ve 2022 yılında Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun açılışını gerçekleştirdiği Biyoteknoloji Laboratuvarı ile Dia Pro’nun iki adet patent başvurusuna onay aldığı, üç adet patent için de başvuruda bulunduğu bilgisini paylaşan Köksal, dördü tamamlanmış, biri devam eden 1501 TEYDEB TÜBİTAK projesinin bulunduğunu söyledi. Köksal, “Hedefimiz Türkiye ve yurtdışından üniversiteler ile ortak Avrupa Birliği projesi gerçekleştirmek” dedi. Orta vadede üretim adetlerini artırmak ve ürün portföyünü genişletmek amacıyla İstanbul Tuzla’da yeni üretim tesisi yatırımı gerçekleştirdiklerini bildiren Köksal, “AR-GE merkezimizin üzerinde çalıştığı biyoteknolojik ürün projelerini 3 yıllık projeksiyon içerisinde BİYOSAD OSB’de kurulmakta olan yeni fabrikamızda hayata geçirip, sektöre yerli ve milli destek vermeye devam edeceğiz. Böylece tanı kitlerinin geliştirilmesinde yurt dışına bağlılığın minimum seviyeye inmesine katkıda bulunacağız” şekilnde konuştu. Uzun vadede geleneksel serolojik yöntemler gelişen teknoloji sayesinde yerini daha güvenilir yöntemler olan moleküler tanı yöntemlerine bırakırken, Dia Pro kişiye özgü moleküler tanı kitlerinin üretimi ve global pazarlarda güvenilir çözüm sağlayıcısı olarak aktif rol edinmeyi hedefliyor. Ulusal ve uluslararası kullanıcıları bir araya getirerek hem transfüzyon immünolojisi hem de cihaz aplikasyon eğitimlerini yerinde ve sahada “across Academy” altında gerçekleştirdiklerini söyleyen Köksal, hedeflerinin uluslararası Dia Pro sempozyumu organize ederek geleceğe yön vermek olduğunun altını çizdi. Kaynak:AA

Sürdürülebilir Biyoteknoloji Çözümleri Geliştiren Şirket Yatırım Aldı

İklim değişikliğinin etkileri olağanüstü hava olaylarıyla, suya erişim problemleriyle ve kuraklıkla kendini gösterirken, yeşil ekonomiye geçişte özel sermaye şirketlerinin ve melek yatırımcıların odağı da değişti. Yatırımcılar, portföylerine döngüsel ekonomiyi destekleyecek girişim ve teknolojileri ekleme konusunda harekete geçti. Bu kapsamda, Türkiye’de 2023’ün son yatırım haberlerinden biri de su teknolojilerinden geldi. Sürdürülebilir biyoteknoloji alanında geliştirdiği patentli teknolojiler ve baz parametrelerin sağlanması konusundaki çalışmalarıyla, bugüne dek Avrupa Komisyonu dahil birçok kurum tarafından ödüllendirilen Baktek, Türkiye'deki yatırımlara odaklanan önde gelen özel sermaye şirketi PCP Teknoloji Fırsatları Fonu'ndan yatırım aldı. Su teknolojisi çözümlerine ihtiyaç artıyor Başta atık suların merkezi sistemlere salımında çevreye verilen zararı önlemek, suyun tekrar kullanımını sağlamak için yağ tutucular, atık su hatları, paket arıtmalar ve atıksu arıtma tesisleri gibi yerlere entegre edilebilen çözümler geliştiren Baktek’in Kurucu Ortağı ve CEO’su Alp Taşan, yatırımla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Atık suların dünyamıza verdiği zararların en aza indirilmesi vizyonuyla çıktığımız bu yolculukta, yüksek teknolojilerimizle halihazırda pek çok noktada sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyoruz. Aldığımız yatırımla Baktek’in genişleme adımlarını hızlandırmaya, tüm canlıların yaşamı için vazgeçilmez olan su kaybını engellemeye devam edeceğiz.” 100’den fazla şirket tarafından kullanılıyor Sürdürülebilir biyoteknoloji çözümleri geliştiren Baktek olarak, patentli teknolojilerle geleneksel uygulamalara kıyasla daha etkin atıksu arıtması sağladıklarını belirten Alp Taşan, “En az bakım gereksinimi, enerji verimliliği ve tak-çalıştır kolaylığıyla öne çıkan, IoT teknolojisinden güç alan BioGuy ve BioSea gibi ürünlerimiz; endüstriyel alanların, otellerin, alışveriş merkezlerinin, restoranların, hastanelerin, su dağıtım şirketlerinin, ev ve işyerlerinin de dahil olduğu onlarca noktada kullanılıyor. Türkiye’de ve yurt dışında 100’den fazla şirket Baktek’in çözümlerini tercih ediyor” ifadelerini kullandı. Uluslararası pazarları hedefliyor Baktek’in bu yatırımla uluslararası pazarlarda büyümeye, Ar-Ge ve Ür-Ge yatırımlarını artırmaya yönelik adımlarını hızlandıracağını belirten PCP Yönetici Ortağı Özlü Yalaza, şu değerlendirmeleri paylaştı: “Küresel bir biyoremediasyon çözümleri platformu oluşturulması yolunda Baktek Kurucu Ortakları Alp Taşan ve Murat Boygar Tatar ile güç birliği yapmaktan heyecan duyuyoruz. PCP olarak hızlı büyüyen, ihracat odaklı ve teknoloji destekli şirketlerin başarılı liderleri ve güçlü yönetim ekipleriyle ortak olarak, Türk şirketlerinin yurt içi ve yurt dışı büyümelerini desteklemeyi sürdüreceğiz” dedi. Kaynak:DHA

SEDEC’ten Sanayiciye Tedarik Köprüsü

40 yılı aşkın süredir birçok ülkede SEDEC gibi Güvenlik Sektörüne özel fuarlar ve etkinlikler yapılırken, Türkiye Ana Yurt ve Sınır güvenliğine yönelik ilk özel etkinliğini SEDEC ile 6 yıl önce hayata geçirmiştir. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği'nin (SSI) desteğiyle organize edilen SEDEC 2024, anayurt güvenliği temasıyla, dünyadan dev oyuncuları, uluslararası faaliyetlerde bulunan kurum ve kuruluşları, sanayicilerimizle 4. kez Ankara'da buluşturmaya hazırlanıyor. Her gün artan güvenlik talebi sebebi ile İhtiyaç makamlarının kullandığı ekipman ve hizmetlerin sanayicilerimiz tarafından üretilmesini öncelik olarak benimseyen SEDEC; bu yıl ki fuarda da anayurt güvenliği, sınır güvenliği, iç güvenlik, sahil güvenlik, şehir güvenliği ve savunma tedarik zincirinde dost ve müttefik ülkelerden gelen profesyonelleri bir araya getirecek. Siber güvenlik, veri ve bilgi güvenliğinin yanı sıra iletişimde çok büyük rol oynayan uydu teknolojileri de SEDEC 2024'in bu yılki kapsamında yer alacak. 21- 23 Mayıs 2024'de Ankara Congresium'da yapılacak etkinlikte katılımcı firmalar ilk gün yapılacak anayurt güvenliği, sınır güvenliği, iç güvenlik, savunma tedarik zinciri konularını kapsayan konferans dışında üç gün devam edecek seminer, workshop ve B2B/B2G'lere katılma hakkını elde edecekler. Katılımcı firmalar dışında sektöre kayıtlı ziyaretçilerimiz de SEDEC 2024 de ayrıca yer alabilecekler. Ülkelerin Profesyonelleri SEDEC 2024'ye Davet Edildi Asya, Pasifik ve Ortadoğu ülkeleri ağırlıklı olmak üzere 75'den fazla ülke temsilcisini, SEDEC 2024'de ağırlamaya hazırlandıklarını söyleyen SEDEC Türkiye Organizasyon Komitesi Başkanı Hilal ÜNAL, SEDEC'in ihracat odaklı ve stratejik öneme sahip bir etkinlik olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye'de geliştirilmiş olan sistem ve ekipmanların dost ve müttefik ülkelere ihracatı ile ilgili olarak çalışmalarımızı söz konusu bölgelerde yoğunlaştırdık. Amacımız sanayicimizin güvenlik sektöründe üreten ve ihraç eden ülkelerde öne çıkması, bu kapsamda iş birliği imkanlarına ortam sağlamak amacıyla güvenlik ve savunma alanında dünyanın dev oyuncularından; Boeing, Airbus, Tawazun Holding, Rolls Royce, BAE Systems, KAI gibi alanında yetkin ve büyük firmaları resmi olarak etkinliğimize davet ettik.” Zayıf Güvenlik Ekonomik Kayıptır SEDEC 2024'nin Türkiye açısından iki ana amacı olduğunu ve bu amaçları gerçekleştirmek üzere düzenlendiğine dikkat çeken ÜNAL, “SEDEC 2024 ile ülkemizde güvenlik ve tedarik zinciri hizmetleri sağlayan Bakanlık, Başkanlık ve bağlılarının hizmetlerini en üst düzeyde verebilmeleri için tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve Ar-Ge ve Ur-Ge çalışmalarıyla mamul, yarı mamul ürünler ve hizmet üreten sanayicilerimizin hem mevcut ihracatını arttırması hem de yeni ihracat pazarları geliştirmesi amaçlanıyor” dedi. Türkiye'nin, coğrafi konumu nedeniyle stratejik öneme sahip bir ülke olduğuna da dikkat çeken ÜNAL, sözlerini şöyle tamamladı: “Anayurt güvenliği sınırlardan başlar, Ülkemiz kara ve deniz sınırları düşünüldüğünde bulunduğu konum itibariyle stratejik öneme sahiptir. Bunun önemini her gün sınırlarımızda yaşanan olaylar ile görüyoruz. Coğrafi olarak komşularıyla uzun Kara ve Deniz sınırlarına sahip olan, Türkiye bugün sadece doğrudan sınır komşumuz olan ülkelerle değil, uzak sınırları olan başka ülkelerle de etkileşim içinde bulunmaktadır. Sınırlarımızın güvenliğini, illegal geçiş ve kaçakçılıktan kaynaklanan ekonomik kayıpların önlenmesi ve düzensiz göçmenlerin sebep olduğu sosyoekonomik zararların oluşmaması için en üst düzeyde sağlamak zorundayız. Unutulmamalıdır ki güvenliğinin tesisinde caydırıcı ve önleyici güvenlik hizmetleri her zaman daha ekonomiktir.” Kaynak:İHA

Sıfır Atık İle Zeytinyağı Üretimi

Faruk Durukan, “15 yıl önce zeytin meyvesinin yağından, etinden, çekirdeğinden, kara suyundan istifade edilerek hiçbir atık kalmaması üzerine projeye başlamıştım. Bunu başardık. Yeni geliştirilen teknik ile çekirdeğini zeytinden ayırıp zeytinyağı üretimi yapmaya, çekirdeği de ilaç sanayisinde kullanmaya başladık” dedi. 15 yıl önce zeytinyağı üretiminde sıfır atık hedefiyle projeye başladıklarını ifade eden Durukan “Bu çalışmamız 2008 yılından bugüne kadar devam etmekteydi. Neticeye şu anda ulaşmış durumdayız. Ben 15 yıl önce zeytin meyvesinin yağından, etinden, çekirdeğinden, kara suyundan istifade edilerek hiçbir atık kalmaması üzerine projeye çalışmasına başlamıştım. Bunu başardık” dedi. Zeytinyağından sıfır atık projesi dahilinde üretilen makinelerin ve tekniklerin tamamen yerli ve milli imkanlar ile üretildiğine değinen AR-GE Firması sahibi Durukan “Şu anda bütün makinaları kendi imkanlarımızla Türk mühendisleriyle üretildi. Kendimiz ürettik ve üretime de geçtik. Bu çalışmamız evlerde zeytinyağı üretilebilecek bundan sonra. Her bir ev istenirse zeytinyağı fabrikası şeklinde zeytinin en iyi şekilde işleyerek yağını çıkarabilecek. Burada şu anda en kaliteli zeytinyağı üretmiş durumdayız” dedi. “İMHA EDİLİP YAKILIYORDU” Yeni yöntem ile hem sıfır atık zeytinyağı üretildiğini, hem de en kaliteli zeytinyağlarının üretiminin yapıldığına değinen Faruk Durukan “Halk arasında zeytin sütü dediğimiz sızma dediğimiz zeytinyağını basınç görmeden elde ettiğimiz bir yöntem. Bizim bu çalışmamızda öncelik çekirdekleri ayırarak. Zeytin çekirdeklerini ayırarak uzaklaştırıldıktan sonra zeytin meyvesinden elde ettiğimiz hamurun yağını, su vermeden, ısı vermeden soğuk sıkım olarak elde ediyoruz. Bu aşağı yukarı 4-5 dizyem dediğimiz ve antioksidan değerleri yüksek bir yağ elde etmiş oluyoruz. Daha sonra bu çıkan kalan yağı alındıktan sonra kalanda zeytin ezmesi oluyor. Bunu ister ekmeklere katabilirsiniz, ister tarhana yapabilirsiniz. Börek çörektir, aklınıza gelebilecek her şeyde kullanabilirsiniz. İsterseniz sabah kahvaltılarında zeytin ezmesi olarak da kullanabilirsiniz.” diye konuştu. Zeytinyağın üretimde atık olarak ortaya çıkan ve doğa kirliliğine de sebep veren karasu, prina gibi atıkların bu yöntem ile ortadan kaldırıldığına değinen Faruk Durukan “Peki şu anda bunlar ne oluyor inanın şu anda bunlar yakılıyor imha ediliyor. Oysa biz insan insana faydalı bir ürün haline getiriyoruz. Sonra bu çekirdekler ne oluyor? Bu çekirdeklerin içerisinde kırılarak embriyosunu alıyoruz. Bunu da ilaç ham maddesi olarak hem yurt içi hem yurt dışına satıyoruz. Bunlar dünyanın aslında en kıymetli maddeleri. Ama şu ana kadar bunlar sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada imha edilip yakılıyordu.” ifadelerini kullandı. Yapılan bu yeni yöntem ile ülke ekonomisine katkı sağlanacağını ifade eden AR-GE Firması sahibi Faruk Durukan “Allah’ın bu kadar mükemmel yarattığı bir ürünün biz bugüne kadar sadece yağını kullanıyorduk. Diğer tarafları yağdan kalan atıklar atılıyordu. Bu inanın ülke ekonomisinde çok ciddi bir miktar kayıptı” şeklinde konuştu. Kaynak:Basın Bülteni

Didim Devlet Hastanesi’nin Kalitesi Artıyor

Her geçen gün sağlık imkanları artan Aydın'ın sevk alan değil sevk eden bir il olması için Aydın İl Sağlık Müdürlüğü koordinesinde çalışmalar aralıksız devam ederken, hastanelerin altyapısı da güçlendiriliyor. Bu kapsamda Aydın'ın Didim ilçesinde başlatılan 23 bin 278 metrekare kapalı alana sahip, 75 yataklı, 32 poliklinik ve 10 yoğun bakım yataklı Didim Devlet Hastanesi ek bina inşaat çalışmaları da hız kesmiyor. Kış aylarında yerleşik nüfusun giderek artmaya başlaması ve yaz aylarında ise oluşan nüfus yoğunluğuna bağlı sağlık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde sağlanabilmesi hedeflenen ek hizmet binasını ziyaret eden Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul, inşaat alanında incelemelerde bulundu. Konu ile ilgili Aydın İl Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada "İl Sağlık Müdürümüz Dr. Eser Şenkul, yapımı devam eden Didim Devlet Hastanesi ek bina inşaat alanında yerinde inceleme ve değerlendirmelerde bulundu. 23 bin 278 metrekare kapalı alana sahip, 75 yatak sayılı, 32 poliklinik ve 10 yoğun bakım yataklı kapasiteli Didim Devlet Hastanesi ek binası inşaatını ziyaret eden İl Sağlık Müdürümüz, inşaat çalışmaları ve güncel durum hakkında yetkililerden bilgiler alarak, çalışmalarda görevli personellere kolaylıklar diledi" ifadeleri yer aldı. Sağlık Bakanlığı tarafından hastaneye tomografi cihazı kazandırıldı. Yeni cihazla birlikte vatandaşların tomografi ihtiyacının daha hızlı karşılanması, tanı ve tedavi süreçlerinin en kısa sürede tamamlanmasının amaçlandığını ifade eden İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul, "Hastanemizin mevcut tomografi cihazının tam olarak ihtiyaçları karşılayamamasından dolayı Sağlık Bakanlığımız ile yapılan görüşmeler neticesinde değiştirilmesi kararı alınmıştır. Yapılan görüşmeler neticesinde yeni tomografi cihazımız Sağlık Bakanlığımız tarafından hastanemize tahsis edilmiş olup, değerli vatandaşlarımıza hizmet vermeye başlamıştır. Hizmet kalitemizin arttırılması ve hasta memnuniyetinin sağlanması için gece gündüz demeden çalışmaya ve vatandaşlarımızın en iyi sağlık hizmetini alması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Aydınımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. Kaynak:İHA

Yerli Firmalar Seri Küp Uydu Üretimine Başlıyor

İşbirliği kapsamında Türkiye’de yerli seri küp uydu üretimine geçilmesi hedeflenirken Telekomünikasyon Uydu ve Elektronik Sanayicileri İş İnsanları Derneği (TUYAD) Başkanı Hayrettin Özaydın, bu ay itibariyle 5 şirketin birlikteliğiyle Küpsat AŞ isimli bir şirket kuracaklarını ve 2024’te ilk küp uyduları üreterek SpaceX aracılığıyla uzaya göndereceklerini açıkladı. Uzay Savunma Komutanlığı kurulacak  Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda (BTK) düzenlenen “Cubesat Vision Uluslararası Yakın Yörünge Küp Uydu ve Küçük Uydu Konferansı” kapsamında yakın yörünge uydu üretim ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunmak isteyen yerli şirket ve yatırımcılar ile Kanada merkezli QSTC isimli uydu şirketi arasında önemli bir protokol imzalandı. 48 üyesi ile son bir yılda 17 milyar dolar ihracata imza atan TUYAD’ın Başkanı Hayrettin Özaydın, daha önce yurtdışında yaptıkları fuar çalışmalarının aynısını bu yıl Cubesat Vision Konferansı ile Türkiye’de yaptıklarını anlatarak, “Fuarda Türkiye’de ve yurtdışındaki firmaların tanıştırılmasını sağladık. 25 ilden gelen iletişimcilere afet anında iletişimin sağlanması için eğitim verdik. Uydular iletişimde her zaman önü kesilemez ve son alternatifimiz. Afet anında bu ekiplerin sahaya koşmasını sağlıyoruz” dedi. Türkiye’nin kara, hava ve deniz alanlarının yanı sıra uzay alanlarını da koruması gerektiğini kaydeden Özaydın, Türkiye’de bu kapsamda bir Uzay Savunma Komutanlığı kurulmasının da önemli olduğunu kaydetti. Seri küp uydu üretimine geçilecek  Türkiye’de yakın yörünge uydu üretim ve araştırması yapan yerli firmalar Hedef Elektronik, Skytech, NETA, Profen ile Kanadalı Uydu şirketi QSTC arasında imzalanan protokolle bu ay içerisinde 1 milyon dolar sermayeli Küpsat isimli ortak bir şirket kuracaklarını ve seri küp uydu araştırma ile üretimine başlayacaklarını kaydetti. Uyduların ilk etapta haberleşme ve gözlem maksatlı kullanılacağını ardından ise savunma amacıyla kullanılacak uyduların da ekosisteme dâhil olacağını anlatan Özaydın, “İlk 6 ayda kendi uydumuzu imal edip fırlatmak için harekete geçiyoruz. Yine fırlatma için randevu alarak 2024 yılı içerisinde SpaceX aracılığıyla uydularımızı fırlalatacağız” diye konuştu. "Türkiye ile iş birliğinden mutluyuz"  Kanada QSTC Yönetim Kurulu Başkanı Gurvinder Chohan ise Türkiye ve yakın bölgede iş imkanlarını değerlendirmek istediklerini belirterek, üretimin lokal olarak yapılması ve ürünlerin geliştirilmesinde destek olmayı amaçladıklarını kaydetti. Chohan, “Türkiye’deki uydu teknolojileri ve uydu üretimi için burada olmak muhteşem bir şey. İşbirliğinin artarak devam etmesi için önümüze bakıyoruz” diye konuştu. Kaynak:AA

Sağlıkta Dev Yatırım Başladı

Ak Parti Bursa Milletvekilleri, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ak Parti İl Başkanı; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından Vali Mahmut Demirtaş başkanlığında, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Ak Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve Sağlık Müdürü Dr Orkun Yıldırım’ın da bulunduğu heyet biri bin yataklı 5 yeni hastanenin yer seçimi için incelemelerde bulundular. "6-7 noktada yer incelemesi yaptık" Ak Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Osmangazi ile Yıldırım’a hizmet verecek bin yataklı yeni hastane için 6-7 farklı alternatif nokta olduğunu belirterek, "Bursalı vekillerimizle Bakan Fahrettin Koca’yı ziyaretimizde konuyu gündeme getirdik. İlk olarak Acemler’deki 1315 yataklı Ali Osman Sönmez Hastanesi’nin inşaatı ile Muradiye Devlet Hastanesi’nin 200 yataklı yeni bölümünün inşaatlarının hızlandırılması için gerekli talimatları verdi. Osmangazi ile Yıldırım’a hizmet verecek bin yataklı yeni büyük hastane için de Valimiz ile birlikte 6-7 noktada yer incelemesi yaptık" dedi."Bursa’ya 2024 yılı içerisinde yeni 5 hastane kazandıracağız" Bursa’ya yeni bin yataklı hastane yeri aradıklarını; önceliğin depremsellik olduğunu ifade eden Ak Parti İl Başkanı Davut Gürkan, "Ankara Caddesi, Demirtaş bölgesi, Samanlı ve İstanbul yolunda muhtemel 6-7 arsada inceleme yaptık. Bursa’ya 2024 yılı içerisinde yeni 5 hastane kazandıracağız. Bin yataklı olan devlet hastanesi merkezi bölgelere yakın olacak. Çekirge Devlet Hastanesi’nin Ali Osman Sönmez Hastanesi’ne taşınmasıyla bölgeye 400 yataklı fizik tedavi rehabilitasyon ve geriatri merkezi kazandırmayı hedefliyoruz. Ankara Caddesi Yüksek İhtisas Kavşağı’ndaki eski fakülte binasına Yıldırım’a hizmet verecek 200 yataklı butik hastane ile karşısına yeni bir diş hastanesi kazandırmayı amaçlıyoruz. Nilüfer’de Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’ndaki 27 dönümlük hastane alanına 400 yataklı Nilüfer Devlet Hastanesi ya da branş hastanesi inşa edeceğiz. Özlüce’deki Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nin bir bölümü Ali Osman Sönmez Hastanesi’ne taşınacak. Bir kısmını da Fethiye’deki Yüksek İhtisas Hastanesi’nin ek binasında değerlendirebiliriz. Özlüce Ertuğrul bölgesinde çocuk hastanesinin boşaltacağı arsaya 400 yataklı yeni hastane yapmayı planlıyoruz" dedi. "11 yeni aile sağlığı merkezi kurulması gündemde" Acemler’de 1315 yataklı Ali Osman Sönmez Sağlık Kompleksi inşaatının hızlandırılması için Bakan Fahrettin Koca’nın talimat verdiğini kaydeden Başkan Davut Gürkan, "Hastanenin bir an önce açılması için gerekli çalışmalar biraz daha hız kazandırıldı. 1315 yatak ve bir çok hastane olacak. 2024 yılı içerisinde bir trafik düzenlemelerine de ihtiyacımız var. Vali bey özellikle onu takip ettiriyor. Orayı da rahatlatmak istiyoruz. Muradiye’deki Memleket Hastanesi’nin hayata geçirilmesi için 200 yatak artı Onkoloji Hastanesi’nin Acemler’e taşınmasıyla buradaki işlerin de hızlandırılması yönünde Bakan Bey talimat verdi. Bunlarla beraber bir çok yerde aile sağlığı merkezi vardı. Sağlık Bakanımız projelerine baktı. Hızlandırıldı. 11 yeni aile sağlığı merkezi kurulması gündemde" ifadelerini kullandı.Bursa’da yatak sayısı 2 bini aşkın 5 yeni hastanenin temelini 2024 yılı içerisinde atmayı hedeflediklerini vurgulayan Başkan Davut Gürkan, Ali Osman Sönmez Hastanesi’nin de devreye girmesiyle Bursa’da sağlık alanında hiç bir sıkıntı kalmayacağını sözlerine ekledi. Kaynak:İHA

Dünya Sağlık Örgütü'nden Covid Kararı

DSÖ'den yapılan yazılı açıklamada, elde edilen verilere göre JN.1 varyantının şu anda küresel halk sağlığı için oluşturduğu riskin ‘düşük’ olarak değerlendirildiği belirtildi. Açıklamada "Buna rağmen kuzey yarım kürede kış mevsiminin başlamasıyla birlikte JN.1, birçok ülkede solunum yolu enfeksiyonlarının yükünü artırabilir" ifadeleri kullanıldı.DSÖ'nün verileri sürekli izlediği kaydedilen açıklamada, gerektiğinde JN.1'in risk değerlendirmesini güncelleyeceği de vurgulandı. Açıklamada, mevcut Kovid-19 aşılarının, JN.1 ve SARS-CoV-2'nin dolaşımdaki diğer varyantlarından kaynaklanan ciddi hastalık ve ölümlere karşı koruma sağlamaya devam ettiği hatırlatıldı.​ Enfeksiyon ve ciddi hastalıklara önlem alma çağrısının yapıldığı açıklamada, önlemler arasında kalabalık, kapalı veya havalandırmanın yetersiz olduğu alanlarda maske takılması, mümkün olduğunca güvenli mesafenin korunması, ellerin düzenli olarak yıkanması, şiddetli hastalık riski yüksek olanlar için Kovid-19 ve gribe karşı aşıların güncel tutulması ile hastalık belirtileri olanlar için test yapılması da yer aldı. JN.1, daha önce BA.2.86 alt türev varyantlarından biri olarak inceleniyordu. JN.1, geçtiğimiz ayın sonlarında ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) raporunda belirtilmesinin ardından dikkat çeken en son COVID-19 varyantı olarak kayıtlara geçmişti.Yeni ve bol miktarda mutasyona uğramış türün, Omicron’un, spesifik olarak BA.2.86 (Pirola) varyantının soyundan geldiğine inanılırken, şu anda yaygın olduğuna inanılmasa da, Avrupa ve ABD’de ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Kaynak:İHA

NASA James Webb Uzay Teleskobuyla Uranüs'ün Yeni Görüntülerini Çekti

URANÜS'ÜN HALKALARI NASA, yaklaşan ikinci yaş gününü kutlamak amacıyla Uranüs'ün daha yeni görüntülerini yayınladı. Her ne kadar Satürn halkalarıyla meşhur olsa da 1977 yılında Uranüs'ün çevresinde halkalar keşfedildi. Dış halkalarından biri güneş sistemindeki diğer tozlu halkalar gibi kırmızımsı, dış halka ise Satürn'ün E halkası gibi mavidir. BAŞKA BİR EVRENE AÇILAN KAPI Öte yandan Uranüs'ün, James Webb Teleskobuyla çekilen görüntüleri uzayda farklı bir evrene geçiş kapısı gibi yorumlandı. İKİ YIL ÖNCE FIRLATILDI James Webb Uzay Teleskobu, 25 Aralık 2021'de Güney Amerika'nın kuzey kıyısı açıklarında fırlatıldı. İşte teleskopun son iki yılda yakaladığı muhteşem görüntülerden bazıları. HALKA BULUTSUSU Messier 57'nin yeni James Webb görüntüleri, soluk bir hale ile çevrili ve birçok narin yapıya sahip ana halkayı açıkça gösteriyor. TARANTULA NEBULASI Tarantula Nebulası yıldız oluşum bölgesi, daha önce kozmik tozla örtülmüş on binlerce genç yıldızı da içeren yeni bir ışıkla gösteriliyor. WHIRLPOOL GALAKSİSİ M51 galaksisi, belirgin sarmal kolları nedeniyle Girdap olarak adlandırılır. YARATILIŞIN SÜTUNLARI Yaratılış Sütunları, NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'nun kızılötesi ışığa yakın görüntüsünde bir renk kaleydoskopudur. RHO OPHİUCHİ BULUT KOMPLEKSİ İnsan gözüyle görülemeyen ancak JWST tarafından tespit edilebilen maddenin görselleştirilmesi olan bu görüntüde yaklaşık 50 genç yıldız bulunmaktadır. Kaynak:DHA

Bu Yıl En Çok Konuşulan Teknolojik Gelişmeler

OpenAI hamlesiyle bir anda iş alan ve yeteneklerini bile değiştiren bir teknoloji ortaya çıktı: ChatGPTOyun değiştiren teknolojileri üretebilmek o kadar önemli ki Reuters’ın “The Information”ın bir makalesinde atıfta bulunduğu haberde geçtiğimiz yıl şirketin geliri 28 milyon ABD doları iken 2023 yılında bu miktar 1 milyar ABD dolarından fazla oldu. Büyük ihtimalle bu yılın zaferi ChatGPT üreten ve yıllarca bu yönde çalışmalarını sağlayan Sam Altman’ın olmuş oldu. Bu yılın bir başka önemli olgularından bir tanesi de Elon Musk’ın Twitter’ın başına geçmesi ve bir süreliğine Twittter’ın kaosa sürüklenmesi.Bir Harvard uzmanının CNBC’ye yaptığı “Elon Musk’ın sosyal medyayı anladığını düşünmüyorum.” sözlerine katılıyorum. Elon Musk, biraz da dengesiz gözükerek sosyal medyayı ve merkeziyetsiz çalışmaları açıkçası tuhaf bir hâle getirmeye yönelik çalışmalar yaptı. Öyle ki alternatif olarak Mark Zuckerberg, Threads’i kullanıma sundu. Sonrası malum. Adaptasyonu zor oldu ancak Twitter durduk yere yara aldı. Son günlerde Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in de üzerine çalıştıklarını söyledikleri kripto para teknolojilerinde ise 2023 yılı bir hayli hızlı ve rüzgârlı geçti.2023, küresel düzenleyici değişikliklerin, teknolojik ilerlemelerin ve endüstriyi izleyen toplulukların etkisiyle kripto dünyasında büyük bir dönüşüme tanıklık etti. Düzenleyici çabalar, 2023'te kripto alanının belirleyici unsuru hâline geldi. MICA'nın 2024'te kullanıcılar ve kripto borsaları için atacağı adımların, ilerleyen süreçte bu sektöre olumlu ya da olumsuz etkileri olacağını tahmin etmek güç değil. Forbes’a göre uzmanlar, metaverse'ün 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 5 trilyon dolar ekleyeceğini ve 2023'ün önümüzdeki on yıl için metaverse'ün yönünü belirleyen yıl olacağını tahmin ediyor.Artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojilerinin ilerlemeye devam edeceği öngörülüyor. AR ve VR teknolojilerinde bugüne kadar gelinen noktada adaptasyon zor olsa da önümüzdeki yıllarda takip edilmesi gereken alanlardan biri, metaverse'teki çalışma ortamları olacak. 2023'te daha etkileyici toplantı ortamlarında konuşabileceğimiz, beyin fırtınası yapabileceğimiz tahmin ediliyor. Biyoteknoloji çalışmaları da ilginç bir seyirde ilerliyor. Materyal ve bitkilerin genetiklerini düzenleyerek üzerinde değişiklik yapılabilecek bir teknoloji.Kendi kendini iyileştirme gibi tamamen yeni özellikler üretilmesini sağlayacak çalışmalar yapılıyor. Kısa süre önce onaylanan gen düzenleme teknolojisi olan CRISPR’in “CRISPR-Cas9” terapisi dünyada ilk kez onaylanmıştı. CRISPR-Cas9 terapisi çeşitli hastalıkların tedavisi olarak klinik deneylerde yer alacak. İş gücü kıtlığı ve yaşlanan nüfus nedeniyle artan tıbbi hizmet talebine yanıt olarak, Şanghay merkezli bir firma olan Fourier Intelligence, sağlık tesislerinde kullanılabilen bir insan benzeri robot geliştiriyor. Fourier Intelligence'ın CEO ve Kurucu Ortağı Zen Koh, "Gelecekte, GR-1 tamamen bakıcı, terapi yardımcısı veya yalnız yaşayan yaşlılar için evde bir refakatçi olarak görev yapabilir." açıklamasını yapmıştı. Elon Musk’ın sahibi olduğu Tesla ise geçtiğimiz günelerde Optimus adını verdiği insansı robot prototipinde yaptığı iyileştirmeleri gösteren bir video yayımlamıştı.Optimus Gen 2 olarak adlandırılan bu robotun, şirketin kendi üretim operasyonlarında kullanmaya başlamayı planladığını belirtilmişti. Tesla, Optimus Gen 2 başarılı olur ve kullanışları kanıtlanabilirse robotu satmaya başlayacak.Technavio tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, insansı robot pazar büyüklüğünün 2022'den 2027'ye kadar 16,05 milyar dolar artacağı tahmin ediliyor. Kaynak:DHA

Tarım Sektörü İçin Yeni Nesil Gübre Geliştirildi!

Yeni nesil mikrobiyal gübre olan BiON-G Ultra’nın yaklaşık 8 yıllık bir Ar-Ge çalışmasının ürünü olarak raflarda yerini aldığını belirten Çabuk, “Geliştirdiğimiz Mikrobiyal gübreler, bitkinin temel ihtiyaç duyduğu azot ve fosfatı sağlamaktadır. Aynı zamanda, toprağın su tutma kapasitesinin arttırılması ve bitkinin minerallere erişimini kolaylaştırması, kök gelişimini desteklemesi ve dolayısıyla toprak iyileştirilmesi gibi üstünlüklere sahiptir. BiON-G Ultra içeriğinde bulunan bakteriler Microbiota Biyoteknoloji Ar-Ge ekibi tarafından doğadan izole edilerek, azot tutma ve fosfat çözme yetenekleriyle seçilen özel bakterilerden oluşmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verilen lisans ve tescil belgeleri olan BiON-G Ultra aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından marka tescili olan bir üründür. Ahmet Çabuk, kıraç arazilerde de etkin kullanılabilmesi için TÜBİTAK destekli bir Ar-Ge çalışmasının da devam ettiğini söylediBiON-G Ultra’nın yaklaşık 3 yıldır çiftçiler tarafından başarıyla kullanıldığını söyleyen Ahmet Çabuk, çevre dostu olmasının yanı sıra maliyetleri azaltacak stratejilerin geliştirilmesine de katkı sağlamasıyla birlikte Anadolu’nun verimli topraklarından izole edilen bakterilerin toprak iyileştirilmesinde ve verimli ürünlerin alınmasındaki katkıları kullanan çiftçilere kazanç olarak da döndüğünü ifade etti. Kaynak:AA

Samsung ve ASML Arasında Tarihi Anlaşma

Samsung Electronics'in patronu Lee Jae-yong birkaç hafta önce yarı iletken çip ekipmanı üreticisi ASML ile önemli iş anlaşmaları yapmak üzere Hollanda'ya bir iş gezisine çıkmıştı. Görünüşe göre bu ziyaret oldukça verimli geçmiş durumda. Aktarılanlara göre Samsung ve ASML, yeni nesil yarı iletken tesisi kurmak için anlaşmaya vardı. Bu anlaşma Samsung’un elini TSMC’ye göre oldukça güçlendirecek gibi duruyor. ASML ve Samsung’un tarihi işbirliği Bilmeyenler için ASML, 7nm ya da daha iyi seviyede gelişmiş EUV (Extreme Ultraviolet) çip yapım ekipmanları üreten tek firma konumunda. Bu tür EUV makinelerinin her biri milyonlarca dolara mal oluyor ve ASML bu tür makinelerden yılda sadece 40-50 tane üretebiliyor. Haliyle bu son teknoloji çip üretim ekipmanlarının temini Samsung ve TSMC için çok kritik bir öneme sahip. Samsung Electronics geçtiğimiz hafta ASML ile 755 milyon dolar değerinde bir anlaşma imzaladığını duyurdu. İki şirket Güney Kore'de EUV teknolojilerinin geliştirileceği bir yarı iletken çip araştırma tesisi kurmak için yatırım yapacak. Bu anlaşma ile birlikte Samsung, High-NA (Numerical Aperture) EUV litografi tarayıcı ekipmanlarını da güvence altına aldı. Güney Kore’de kurulacak yeni çip araştırma tesisinde ASML ve Samsung Electronics mühendisleri EUV çip üretim teknolojisini geliştirmek için birlikte çalışacak. Samsung'un ASML ile yaptığı anlaşma, 2nm çip üretim ekipmanını Güney Kore'ye getirmeye odaklanmaktan ziyade, yeni nesil ekipmandan daha iyi yararlanabilmek için Hollandalı firma ile bir ortaklık kurmaya odaklanıyor.ASML önümüzdeki aylarda 2nm nodunda yonga üretecek ekipmanı piyasaya sürecek. En yeni ekipman, ışık toplama kapasitesini 0,33'ten 0,55'e çıkaracak ve bu da yonga üreticilerinin 2nm nodunda yongalar yapmak için ultra ince desenleme teknolojisini kullanmasına olanak tanıyacak. ASML önümüzdeki yıl bu tür on ekipman üretmeyi planlıyor ve Intel'in bu makinelerden altısını satın aldığı söyleniyor. ASML önümüzdeki yıllarda bu tür çiplerin üretim kapasitesini yılda 20'ye çıkarmayı planlıyor. Samsung, ASML'den 2nm çip ekipmanı satın aldıktan sonra, 2025'in sonlarında 2nm çip üretimine başlamayı planlıyor. Ancak unutmamak gerek, üretime başlamak ile bunların cihazlarda kullanılması arasında önemli bir fark var. Öncelikle üretilen yonga plakalarının verimi, yani bu plakalardan elde edilebilecek sağlıklı çiplerin sayısının istenen seviyeye çıkarılması gerekiyor. En nihayetinde önümüzdeki birkaç yıl içinde yarı iletkenler alanında TSMC, Samsung ve Intel merkezli ciddi bir rekabet olacak diyebiliriz. Kaynak:İHA

Türkiye İlaç Sektörü Raporu Sağlık Sektörüne İçin Bir Rehber Olacak

AIFD ve EFPIA sponsorluğunda IQVIA tarafından hazırlanan Türkiye İlaç Sektörü Raporu 2023 kamuoyuyla paylaşıldı. Türkiye ilaç sektörünü objektif ve karşılaştırmalı yıllık veriler ışığında inceleyen raporda, küresel ilaç pazarı büyüklüklerinden sağlık harcamalarına, geri ödeme süreçlerinden, ilaç değer zincirinin önemli bileşenleri olan üretim, dış ticaret, yatırım ve Ar-Ge alanlarına kadar derinlemesine güncel analizler bulunuyor.   Bir ilk niteliğindeki rapor sağlık sektörüne rehber olacak Raporun Türkiye açısından bir ilk niteliğindeki bilgi ve verileri ortaya koyduğunu vurgulayan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli şu ifadeleri kullandı:  “Türkiye İlaç Sektörü Raporu 2023, hem Türkiye hem de dünya ilaç sektörüne ait araştırma, analiz ve çıkarımları bağımsız bir şekilde ortaya koyarak, geliştirilmesi gereken alanları göstermenin yanı sıra sektörümüzü ileriye taşıyacak bir rehber olma özelliğini taşıyor. Rapor çalışması çerçevesinde, ülkemiz ilaç sektörü birçok farklı boyutta ve objektif verilerle muadil ülkeler ile kıyaslandı. Bu kapsamda raporun ilaç sektörümüzün doğru konumlandırılmasına imkân sağlayacağına inanıyoruz. Her yıl düzenli olarak yenileyeceğimiz ve bu yönüyle bir anlamda sektörümüzün almanağı niteliğini kazanacak bu raporla, sağlık sektörümüzün nabzını tutarken, kamudan akademiye ve özel sektöre kadar tüm paydaşlarımıza bir başucu kaynağı sunmayı hedefliyoruz.”  Kaynak:Basın Bülteni

ULPATEK, SODEX 2023 Fuarında

Türkiye'nin hava filtreleri konusundaki öncü firmalarından Ulpatek, SODEX 2023 fuarında lansmanını yaptığı ürünler ile dikkatleri üzerine çekti. Firma, yüksek enerji tasarrufu sağlayan yeni hava filtresi modeli "SUPERIOR" ve filtre değişiminden büyük kolaylık sağlayan “TOOL FREE” HEPA kutusu ürünleriyle fuar ziyaretçilerinden büyük ilgi gördü.                       ULPATEK'in tanıttığı "SUPERIOR" hava filtresi modeli, A+ enerji verimliliği ile dikkat çekiyor. Yüksek performansı ve enerji tasarrufunu birleştiren bu model, gelişmiş teknolojisi sayesinde yüksek filtrasyon verimliliği sağlarken enerji tüketimini minimuma indiriyor. Bu özellikler, işletmelerin enerji maliyetlerini azaltmalarına ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına katkıda bulunuyor. Hava kalitesi yönetiminde çözüm arayan endüstri profesyonelleri, mühendisler ve çevre bilincine sahip işletmeler için ideal bir seçenek sunuyor. Yeni sergilenen diğer bir ürün “TOOL FREE” HEPA Kutusu modelinde ise alet kullanmadan filtre değişiminin sadece tek bir teknisyen ile kolayca gerçekleştirilmesine olanak sağlanıyor. Ayrıca mahalden basınç, aerosol besleme ve aerosol okuma nozullarına kolaylıkla ulaşma imkanı sağlanması gibi gelişmiş özellikleriyle de sektörde inovasyonun öncüsü olduğunu gösteriyor.                                              ULPATEK Genel Müdürü Ganim Dokuyucu, "Müşteri memnuniyetini ve çevresel sürdürülebilirliği her zaman ön planda tutuyoruz. Yenilikçi yaklaşımımız, kaliteli ürünlerimiz ve müşteri odaklı hizmet anlayışımızla sektörde güçlü bir iz bırakıyoruz. SODEX fuarı, bu vizyonumuzu daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı sundu. Fuarda tanıttığımız yeni ürünlerimiz kullanıcılara zamanda ve enerji tüketiminde büyük tasarruf sağlamayı hedeflerken, sektörde standartları yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor." dedi. ULPATEK, sektördeki inovasyon liderliğini sürdürmeyi ve yeni ürünleriyle enerji tasarrufu sağlamaya devam etmeyi hedefliyor. Kaynak : Basın Bülteni

Yerli İlaç Üretiminde Yüksek Teknoloji Etkisi

“Sağlık birlikte paylaştığımız hazinedir” mottosuyla dünyayı daha sağlıklı bir geleceğe taşımak için çalışan World Medicine, sürdürülebilir kalite standartlarını yenilikçi bakış açısıyla birleştirerek dünya çapında ulaşılabilir ve etkili ürünler sunuyor. Yatırım stratejimiz bizi ilaç ihracatında tek marka yapacakHayata geçirdikleri yatırımlarla global pazar paylarını istikrarlı bir ivmeyle arttırmaya devam ettiklerini ve Türkiye’yi World Medicine’ın dünyada ilaç üretim üssü konumuna getirme hedefi doğrultusunda yatırım yaptıklarının altını çizen World Medicine Yönetim Kurulu Başkanı Ruşen Kalender; Hedefimiz doğrultusunda Ar-Ge’ye ve üretime önemli yatırımlar yaptık. 2022 yılı ihracat verileri doğrultusunda bir kez daha Türkiye İlaç İhracatı Şampiyonu olduk. Yatırımlarımızın karşılığında bugün 50’den fazla ülkeye ihracat yapar konuma geldik. Türkiye’de ürettiğimiz ilacı dünyaya ihraç etmek ve bu başarının kalıcı olmasını sağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yatırım stratejimiz bizi ilaç ihracatında tek marka yapacak!”dedi. Geçtiğimiz yıl Çerkezköy’de Türkiye’nin ve Doğu Avrupa’nın en büyük ilaç üretim tesislerinden birini faaliyete geçirdiklerini anlatan World Medicine Yönetim Kurulu Başkanı Ruşen Kalender, “Çerkezköy fabrikamızda yıllık 1,3 milyar kutu üretim yapıyoruz. Tesisimiz tamamen yüksek teknolojiden oluşan bir alt yapıya sahip. Teknoloji, üretimden enerji yönetimine kadar fabrikamızın her bölümünde ve tüm otomasyon süreçlerimizin merkezinde yer alıyor. Laboratuvarlarımız ve üretim alt yapımız, kaliteyi artıran, hatayı tamamen ortadan kaldıran ve en önemlisi zamanı kısaltarak bize hız kazandıran son teknoloji cihazlarla donatıldı. Fabrikamızda; non-steril likit ve yarı katı formlar, katı formlar, steril formlar ve liyofilize toz formların üretimini, başta Avrupa olmak üzere uluslararası sertifikalarla tasdiklenmiş şekilde standartlara uygun olarak yapıyoruz.” dedi. Teknoloji ile insan hatası minimuma iniyor World Medicine Çerkezköy fabrikasının laboratuvarlar alt yapısının da çok güçlü olduğunun altını çizen Ruşen Kalender, kimyasal ve mikrobiyolojik analizlerin yapılmasında birçok teknolojik ekipmandan faydalanıldığını belirtirken, “Laboratuvarımızın teknolojik alt yapısı oldukça güçlü. Bu laboratuvarlarda birbirine entegre olarak kurulan sistemler sayesinde olabilecek insan hatalarının minimumda olmasını sağlıyoruz. Sistem üzerinde yapılan işlemleri her an kayıt altında tutuyor; böylelikle dışarıdan müdahalelerin de önüne geçilmiş oluyoruz.” diye konuştu. Enerji yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor İlaç üretiminde sürdürülebilirliğin de hayati önem taşıdığını paylaşan Ruşen Kalender, “Yatırım yaparken mutlaka faaliyetlerimizin çevresel etkisini göz önünde bulundurarak yeşil enerjiye yatırım yapıyoruz. World Medicine Şirketler Grubu’nun enerji sektörüne yaptığı yatırımlar vesilesi ve özellikle Güneş Enerji Santrali yatırımımız ile ilaç üretim tesisimiz ve genel merkezimizin bütün enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı amaçlıyoruz. Fabrikanın içindeki ısı yönetiminden havalandırmaya hatta üretim bandına kadar hem kullandığımız enerji hem de enerji sektörüne yaptığımız yatırımlarla Çerkezköy Fabrikamızı ilk yeşil enerji kullanan ilaç fabrikası olarak nitelendiriyoruz” şeklinde konuştu. İlaç analizi dışa bağımlılıktan çıkacak Kendi ürünlerinin ruhsatlandırma çalışmalarında kullanmak ve yurtiçi-yurtdışı hizmet vermek amacı ile, WMARGE Merkezi çatısı altında, WMINOLAB İnovasyon laboratuvarını kurduklarını ve dünya çapında ilaç otoritelerinin talep ettiği ilaç analizlerini artık kendi bünyelerinde tüm şirketlerin ve laboratuvarların hizmetine açtıklarının anlatan Ruşen Kalender, “Bu laboratuvarımızı ilaç otoritelerinin talep ettiği ileri teknik analizlerin yapılmasına imkân tanıyan yüksek hassasiyete sahip teknolojik ekipmanlarla donattık. Bu sayede Türkiye genelinde bu analizleri dışa bağımlı olmaktan çıkarmayı hedefliyoruz. İleri teknoloji analiz hizmetleri sunan laboratuvarımız ile hem sektöre hem de Türkiye ekonomisine katma değer yaratmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” açıklamasında bulundu. Kaynak:Basın Bülteni

Laboratuvarda İnsan Dokuları Oluşturan Vivodyne 38 Milyon Dolar Yatırım Aldı

Yapay zeka destekli biyoteknoloji şirketi Vivodyne, 38 milyon dolar yatırım aldı. 38 milyon dolarlık yatırım turuna Khosla Ventures liderlik etti. ABD merkezli şirketin yatırım turunun diğer katılımcıları arasında CS Ventures, Kairos Ventures, Bison Ventures ve MBX Capital yer aldı. 2020 yılında Andrei Georgescu ve Dan Huh tarafından faaliyete geçen Vivodyne, temelde laboratuvarda yetiştirilmiş insan dokuları ve yapay zeka kullanarak ilaç keşfi süreçlerini optimize ediyor. İlaçların insan vücudu üzerindeki etkilerini daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor.  Şirket, insan dokularını laboratuvarda yetiştirerek birçok farklı organ ve dokunun benzerini oluşturabiliyor. Bu dokular, gerçek insan dokularına oldukça yakın özellikler taşıyor ve ilaçların bu dokular üzerinde test edilmesine imkan tanıyor. Vivodyne, robotik otomasyon ve yapay zeka kullanarak aynı anda binlerce hatta on binlerce doku üzerinde testler yapabiliyor. Bu testler, ilaçların bu dokular üzerindeki etkilerini ölçmek ve değerlendirmek için kullanılıyor. Yapay zeka, bu testlerden elde edilen verileri analiz ediyor. Bu analizler, ilacın dokular üzerindeki etkilerini, olası yan etkileri ve terapötik etkinliği hakkında önemli bilgiler sunuyor. Veriler, ilaç geliştirme sürecindeki kararları desteklemek için kullanılıyor.Vivodyne'ın teknolojisi, ilaçların insan dokuları üzerindeki etkilerini daha gerçekçi bir şekilde değerlendirerek, klinik denemelere geçmeden önce daha güvenilir verilere dayalı kararlar alınmasına olanak tanıyor. Bu da ilaçların geliştirilme sürecinde daha hızlı ve etkin bir yol izlenmesini sağlıyor. Vivodyne, robotik sistemlerle birlikte çalışarak aynı anda 10 binden fazla farklı insan dokusunu test edebiliyor. Bu süreçte elde edilen veriler, yapay zekanın eğitimi için kullanılarak büyük boyutlu insan veri setleri oluşturulabiliyor. Yani şirket, otomatik sistemler sayesinde büyük ölçekte test yapabiliyor ve bu testlerden elde edilen bilgilerle yapay zekayı eğitmek için geniş veri kümeleri oluşturabiliyor. Kaynak:AA

NASA Samanyolu’nun Tam Merkezinden Fotoğraf Paylaştı

NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, Samanyolu galaksisinin merkezini inceleyerek daha önce keşfedilmemiş detayları gün yüzüne çıkardı. Yeni görüntüler, galaksinin dinamik yapısını gözler önüne serdi. NASA evrenin gizemini çözmeye bir adım daha yaklaştı.NASA Herkesi Şaşırttı, James Webb Uzay Teleskobu, Samanyolu’nun Merkezini Görüntüledi. James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Samanyolu’nun merkezini çevreleyen gaz ve tozun incelenmesiyle önceki görüntülerde keşfedilmemiş özellikleri araştırmacıların dikkatine sunuyor. Yapılan son gözlem, kızılötesi ışıkta evreni görme yeteneği sayesinde daha önce fark edilmemiş detayların yakalanmasını sağladı.Bunlar arasında protosta kümeleri ve yıldızlara dönüşmekte olan yoğun toz ve gaz kümeleri yer alıyor. Araştırmacılar, bu teleskop ile elde edilen çözünürlük ve hassasiyet düzeyi sayesinde bu bölgede birçok yeni detayı keşfetme şansı yakaladıklarını vurguluyor. Webb ile çekilen görüntüdeki alan, yaklaşık 50 ışık yılı genişliğinde ve Dünya’dan 25.000 ışık yılı uzaklıkta konumlanmış durumda. Bu gözlemler, JWST’nin galaktik merkezdeki yıldızları inceleme kabiliyetiyle, galaksinin diğer bölgelerine göre farklı oluşum süreçleri hakkında bilgi sağlama potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar, bu bölgede incelenen yıldızlar sayesinde, galaksinin iç bölgelerindeki yıldız oluşumu hakkında benzersiz verilere ulaşabileceklerini belirtiyorlar. NASA bu keşfi ile uzayın gizemini çözmeye bir adım daha yaklaşmış durumda. Bizler de Samanyolu Galaksisi’nin ve uzayın gizemlerini merakla takip etmeye devam ediyoruz.Gelecek yıllarda daha gelişmiş teleskoplar sayesinde evrenin hiç keşfedilmemiş boyutlarını da görebileceğiz gibi duruyor. Kaynak:DHA

Nobel AFF, Kazakistan'da Meme Kanserine Biyoteknolojik İlaç Üretecek

Nobel AFF, Kazakistan Başbakanı Alikhan Smailov başkanlığında düzenlenen 6. Kazakistan Küresel Yatırım Yuvarlak Masa Toplantısı'nda, Kazakistan'da meme kanseri tedavisine yönelik biyoteknolojik ilaç üretme konusunda tarihi bir anlaşma imzaladı. Türkiye’nin uluslararası ilaç şirketi Nobel İlaç’ı da bünyesinde bulunduran Ulkar Holding’e bağlı Nobel AFF, Kazakistan Başbakanı Alikhan Smailov başkanlığında düzenlenen 6. Kazakistan Küresel Yatırım Yuvarlak Masa Toplantısı'nda, Kazakistan'da meme kanseri tedavisine yönelik biyoteknolojik ilaç üretme konusunda tarihi bir anlaşma imzaladı. Kazakistan Sağlık Bakanlığı Kurumu SK-Pharmacia LLP, Kazak Onkoloji ve Radyoloji Araştırma Enstitüsü ve İsviçreli ilaç firması Roche ile yapılan dört taraflı iş birliği anlaşması, meme kanseri tedavisine yönelik üç 2 ilacın Nobel Almatı İlaç Fabrikası'nda üretiminin önünü açıyor. Bu tarihi anlaşma ile Nobel, biyoteknolojik ilaç üretiminde önemli bir atılım gerçekleştirirken, ulaştığı tüm coğrafyalarda insan sağlığı için güvenilir ve erişilebilir ürünler sunma vizyonu doğrultusundaki çalışmalarını hızlandırıyor. İmza töreninde konuşan Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Nobel AFF Genel Müdürü Selçuk Tanrıverdi, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanın sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk yaşadığı dünyamızda; faaliyet gösterdiğimiz tüm coğrafyalarda nitelikli ilacı erişilebilir kılmayı, en önemli sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Bu amaçla, eşdeğer ilaç ve farklı hastalıklar için ilaç etken maddelerinin geliştirilip üretilebilmesi amacıyla 2013 yılında biyoteknolojiyi stratejik öncelik olarak tanımladık. Söz konusu alanda öncü olma hedefimizle 2019 yılında Türkiye’nin en yüksek kapasiteli biyoteknolojik hammadde ve üretim tesisi yatırımını gerçekleştirdik. Kazakistan’da Nobel AFF ile attığımız bu imza ile de biyoteknolojik ilaç üretimi alanındaki çalışmalarımızı yeni bir boyuta taşıyoruz. Sağlık için Değer ilkemiz doğrultusunda çalışmalarımızı tüm hızımızla sürdürerek yenilikçi çözümler ile hastalar için sürdürülebilir değer yaratmaya devam edeceğiz.” İlaç alanında ülkede inovasyon ve ilerlemeye öncülük ediyor Sağlık için Değer ilkesi ile faaliyet gösteren yüzde yüz Türk sermayeli ilaç şirketi Nobel, ilk yurtdışı yatırımlarından birini Ulkar Holding bünyesinde Nobel AFF adıyla 2002 yılında Kazakistan’a gerçekleştirmişti. GMP sertifikasını Kazakistan’da alan ilk şirket olan Nobel AFF, ihracattaki başarısı ve vergi sıralamasındaki konumu ile dikkat çekiyor. Nobel AFF Kazakistan ilaç sanayisinde inovasyon ve ilerlemeye öncülük ediyor. Nobel AFF, 500’e yakın çalışanı, yıllık 750 milyon tablet, 250 milyon kapsül, 20 milyon şurup ve süspansiyon, 10 milyon krem ve pomat üretim kapasitesi ile faaliyetlerine devam ediyor. Kaynak : Basın Bülteni

TTD Tarafından Düzenlenen ISO 14644 Standartlar Serisi Eğitimleri 22 Kasım'da Başlıyor

Temizoda Teknolojileri Derneği Eğitim Günleri - Crowne Plaza Asia Oteli 22-23 KASIM 2023 22 Kasım 2023 / Temizoda Sınıflandırma, İzleme ve Risk Tabanlı Çevresel İzleme Planı (ISO 14644-1:2015,ISO 14644-2:2015)                          Temizoda İşletme, Personel ve Temizlik (ISO 14644-5:2004 / TS EN ISO 14644-5:2006)  23 Kasım 2023 / Test Metotları (Temizoda Validasyonu)(ISO 14644-3:2019)                         Temizoda Tasarım, Yapım ve Devreye Alma (ISO 14644-4:2022)  EĞİTİM DETAYLARI  Modül 1 : Temizoda Sınıflandırma, İzleme ve Risk Tabanlı Çevresel İzleme Planı (ISO 14644-1:2015,ISO 14644-2:2015) Eğitmen : Haşim SOLMAZ * ISO Teknik Komite 209 tarafından revize edilen ISO 14644-1:2015 standardının uygulamada getirdiği yenilikler, saha uygulayıcılarını bekleyen yeni uygulamalardaki pratik yaklaşımlar ve ipuçlarının ele alınacağı, teorik ve pratik bilgiler ile desteklenecek interaktif bir eğitim. İzleme başlığı altında temizodaların sürekli izlenmesi, izleme planı oluştururken dikkat edilmesi gereken hususlar ve risk tabanlı yaklaşımla ele alınan izleme planları örneklerle paylaşılacaktır. Modül 2 : Test Metotları (ISO 14644-3:2019) Eğitmen :Dilek SUNAR, Haşim SOLMAZ * Test Metotları (ISO 14644-3:2019)standardında anlatılan Test yöntemlerinin ve tavsiye edilen test cihazlarının  açıklandığı ve uygulamalardaki pratik yaklaşımlar ve ip uçlarının da  ele alınacağı, teorik ve pratik bilgiler ile desteklenecek interaktif bir eğitim. Modül 3 : Temizoda Tasarım, Yapım ve Devreye Alma (ISO 14644-4:2022) Eğitmen : Orkun ÖZKURT, Gökhan ÇELİKELLİ * Uluslararası güncel ISO 14644-4: 2022 standardı esas alınarak; Temizoda'ların tasarımında, kurulumunda ve devreye alma sürecinde bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken temel konular anlatılacak, alternatif yöntemlerin avantaj ve dezavantajları irdelenecektir. Yeni ve eski standart arasındaki farklar incelenecektir. Modül 4 : Temizoda İşletme, Personel ve Temizlik (ISO 14644-5:2004 / TS EN ISO 14644-5:2006 ) Eğitmen :Alper SARI * ISO 14644 Standard Serisi Eğitimleri 2020 Programı çerçevesinde, Standardın 5. Bölümündeki temel bilgiler paylaşılacak, işletme sistemleri, temizoda kişisel koruyucu donanımları, personel, materyaller, ekipmanlar ve temizoda’ların temizlenmesi konuları detaylı olarak işlenecek ve uygulamaların nasıl olması gerektiği anlatılacaktır  *Kursiyerler eğitim programı içinde her gün tek modül eğitim alabilirler. EĞİTİM SAATLERİ / 22-23 Kasım 2023 09:00-10:00 Kayıt - İkram 10:00-10:50  DERS 1 10:50-11:10 Ara - Çay/kahve 11:10-12.00 DERS 2 12:00-13:30 Öğle Yemeği 13:30-14:20 DERS 3 14:20-14:40 Ara - Çay/kahve 14:40-15:30 DERS 4 15:30-16:00 Network -İkram Detaylı Bilgi ve Kayıt  

Moderna, Çin'deki İlk İlaç Fabrikasının İnşaatına Başladı

Moderna, Çin'deki İlk İlaç Fabrikasının İnşaatına Başladı ABD'li biyoteknoloji şirketi Moderna, Çin'deki ilk ilaç fabrikasının inşaatına 3,6 milyar yuanlık yatırımla başladı. Moderna Çin Ar-Ge ve üretim merkezi projesi, Shanghai Xinzhuang Sanayi Parkı'nda yaklaşık 18 hektarlık bir alana yayılıyor. Bu proje, Shanghai Belediyesi Ekonomi ve Bilişim Komisyonu, Minhang bölge yönetimi ve Moderna arasında imzalanan stratejik işbirliği anlaşmasının bir sonucudur. ABD'li biyoteknoloji şirketi Moderna, tahmini 3,6 milyar yuan (yaklaşık 501 milyon ABD doları) yatırımla Çin'deki ilk ilaç fabrikasının inşaatını Pazartesi günü başlattı.Shanghai Xinzhuang Sanayi Parkı yetkililerine göre, Shanghai kentinin Minhang Bölgesi'nde yer alan Moderna Çin Ar-Ge ve üretim merkezi projesi, park içinde yaklaşık 18 hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu hamle, Shanghai Belediyesi Ekonomi ve Bilişim Komisyonu, Minhang bölge yönetimi ve Moderna arasında 5 Temmuz'da imzalanan üçlü stratejik işbirliği anlaşmasının ardından geldi. Söz konusu işbirliği, biyofarmasötik alanında yatırım, araştırma, geliştirme ve ticarileştirmeyi destekleme amacı taşıyor.Dünyanın önde gelen mRNA aşı geliştiricilerinden Moderna, mRNA tabanlı ilaç araştırma ve geliştirme ile virüs önleme teknolojileri de dahil olmak üzere kanser immünoterapisine odaklanıyor. Kaynak: Basın Bülteni

Nanoteknoloji ile Süper Su Geçirmez Malzeme Keşfedildi

Nanoteknolojinin ile  "Süper Su Geçirmez" Malzeme Keşfedildi Bilim insanlarından büyük bir keşif daha: Nanoteknolojinin de yardımıyla, "süper su geçirmez" bir malzeme keşfedildi. Nanoteknoloji üzerine çalışan araştırmacılar, sıvının çok az sürtünmeyle yüzeyden kaymasına neden olabilecek "süper su geçirmez" bir malzeme geliştirdiler. Ayrıca bu malzeme üzerinde yapılan ek araştırmalar, sıvı benzeri moleküller yüksek konsantrasyonlarda olduğu gibi düşük konsantrasyonlarda da mevcut olduğunda, suya aynı derecede dayanıklı olduklarını da gösterdi. Bu yeni araştırma, daha önce moleküllerin düşük konsantrasyonlarının su ile silikon yüzeyi arasında daha fazla sürtünmeye neden olacağına ve dolayısıyla suyun ona yapışmasına neden olacağına inanılmasından dolayı özellikle dikkat çekiyor. Newsweek aracılığıyla bildirildiği üzere, Nature Chemistry’de yer alan yeni makale, durumun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Finlandiya Aalto Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, beklenildiği gibi daha fazla sürtünmeyle karşılaşmak yerine, konsantrasyonun düşük olduğu durumlarda bile suyun malzemeden serbest bir şekilde aktığını keşfettiler. Araştırmacılar, bu bulgunun, neredeyse ihtiyaç duyulan her yerde damlacık hareketliliğini artırabileceğimiz anlamına geldiğini belirtiyor. Bu keşfin bu kadar önemli olmasının en büyük nedenlerinden biri, diğer süper su geçirmez malzemelerin çok kırılgan olabilmesinden kaynaklanıyor. Çoğu durumda kaplamaların çok ince olması gerektiği için, fiziksel temastan sonra hızla dağıldıkları görülüyor. Ancak bu yeni keşif, bu malzemeleri daha da dayanıklı hale getirebilir. Bu keşif; borularda ısı transferi, buz çözme ve buğulanmayı önleme gibi şeylerin yanı sıra kendi kendini temizleyen yüzeylerin süper su geçirmez malzemeyi kullanmasına da olanak sağlayabilir. Kısacası bu, tonlarca potansiyel uygulama içeren büyük bir keşif ve su geçirmez malzemeler üzerine gelecekte yapılacak testlerle daha da olağanüstü hale getirilebilir. Belki de bu tür malzemelerin ilerleyen zamanlarda giysilere de dahil edildiğini görebiliriz. Böyle bir birleşim ile üretilen yağmur botları, yağmurluklar ve diğer giysi türleri çok daha üstün su geçirmezlik özellikleri sunabilir.   Kaynak: Basın Bülteni

Domates, Nobel Ödüllü Yöntemle Hastalıklara Dayanıklı ve Daha Verimli Olacak

ANTALYA'da, 2020 yılında Nobel ödülü alan CRISPR/Cas9 teknolojisinden yola çıkan Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM) Ziraat Yüksek Mühendisi Kübra Yıldız, domatesin genetiğinde hastalıklara yol açan kısımları mutasyonla değiştirip hem dayanıklı hem de daha verimli hale getirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı BATEM'de görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Kübra Yıldız, bitki sağlığı alanında Ar- Ge çalışmaları yapıyor. Özellikle üreticilerden gelen talepler doğrultusunda çalışmalarına yön veren Yıldız, bitkilerin hastalık etmenlerine karşı savunma geliştirmeleri ve daha dayanıklı olabilmeleri için 2020 yılında Nobel Kimya Ödülü verilen CRISPR/Cas9 yönteminden yola çıktı. CRISPR/Cas9 teknolojisi, bazı bakterilerin virüslere immünolojik savunmasında önemli rol oynayan bir protein yapısı olarak dikkati çekiyor. Bu protein mekanizmasının genetik mühendisliği uygulamalarında bir hücrenin genomunu değiştirmek için yoğun olarak kullanılmasını örnek alarak uygulayan Yıldız, bitkiler üzerine çalışmaya başladı. Özellikle domatesi hastalıklara daha dayanıklı ve virüslere karşı kendini onaran ve savunan bir duruma getirmeye çalışan Yıldız, bu şekilde meydana gelecek verim kaybının da kısa sürede ortadan kalkacağını anlattı. Bu yöntemin çok sayıda çalışmaya rol model olduğunu söyleyen Kübra Yıldız, "Antalya'da üretim alanlarında en çok hastalık yapan iki faktörü seçtik. Begomavirus grubu ve domatesteki külleme hastalığı. Bu ikisi de üretimi yüzde 60-70 oranında düşürmekte olup şimdilerde meyvelerini almaya başladık. Bitki çeşitlerimiz büyümeye başladı" dedi. 'BAKTERİYE NEYİ YÜKLERSENİZ, O BİTKİNİN GENOMUNDAKİ SORUNU ORTADAN KALDIRIYOR' Yıl sonuna kadar dayanıklı bitki çeşidini ve tohumu elde etmeyi hedeflediklerini de belirten Kübra Yıldız, "Bu bakteri bir terzinin makası gibi. O bakteriye neyi yüklerseniz o gidip bitkinin genomundaki sorunu ortadan kaldırıyor. Bugüne kadar çok sayıda genetik düzenleme aracı vardı ama bunlar genetiği değiştirilmiş organizma olarak adlandırılıyordu. Ancak biz CRISPR/Cas9 modelinde GDO olmayan ve güneşin bile yapabileceği bir mutasyona sebep olarak GDO olmayan son ürün elde edebiliyoruz. 10 yılda klasik ıslah çalışmalarıyla yapılacak dayanıklı bitkiyi biz bu yöntemle en fazla 1 yılda hazırlıyoruz" diye konuştu. Yıldız, bu yöntemin yasal süreçleri tamamladığında, tohum formunda üreticiye verilecek ürünle sağlıklı bitkilerin daha verimli halde kazandıracağını sözlerine ekledi.  CRISPR-CAS9 NEDİR? Nobel Kimya Ödülü 2020 yılında, DNA zincirlerini kesmeye ve yeniden birleştirmeye olanak sağlayan 'CRISPR-Cas9' sisteminin geliştirilmesine katkılarından dolayı, Fransız mikrobiyolog Emmanuelle Charpentier ile ABD'li biyokimyacı Jennifer A. Doudna'ya verildi. 'DNA'da Ameliyat Yapabilen Teknoloji' olarak da anılan CRISPR-Cas9, 2020 Nobel Kimya Ödülü ile bilim dünyasında heyecan yaratan bir uygulama. CRISPR-Cas9, bir genom düzenleme aracı. Genetikçilerin ve tıp araştırmacılarının DNA üzerinde ekleme, çıkarma yapmalarına ya da DNA dizilimini değiştirmelerine olanak tanıyan özgün bir teknoloji. Bugüne kadar kullanılan tekniklerin hepsinden daha hızlı, daha ucuz ve daha yüksek doğruluk oranına sahip olan CRISPR-Cas9, geniş bir uygulama yelpazesine sahip.   Kaynak: Basın Bülteni

Bakan Koca: Önümüzdeki Yıl 150 Sağlık Tesisinin Açılışını Yapacağız

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı'nın 2024 yılı bütçesinin görüşmeleri yapıldı.. Bakan Koca'nın Açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:  Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Bakanlığımıza bağlı sağlık kurumu sayısı yaklaşık 15 bindir. Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yatak sayısı 171 bin 932’ye yükselmiştir. 412 adet hastane yatırımımız bulunuyor. Önümüzdeki yıl için 55’i hastane olmak üzere toplam 150 yeni sağlık tesisinin açılışını yapacağız" dedi. "Hastanelerin yatak sayısı 171 bin 932’ye yükselmiştir" Bakanlığımıza bağlı sağlık kurumu sayısı yaklaşık 15 bindir. Bunların 977’si hastane, 8 bin 157’si Aile Sağlığı Merkezidir. Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yatak sayısı 171 bin 932’ye yükselmiştir. Nitelikli yatak oranını yaklaşık 13 kat artırarak yüzde 6’dan yüzde 81’e çıkarmış durumdayız Hatay- Antakya, Erzin, Altınözü, Payas, Gaziantep-Oğuzeli, Nurdağı, Kahramanmaraş-Merkez, Nurhak, Türkoğlu ve Adıyaman Çelikhan’da toplam 1.588 yatak kapasitesine sahip 10 acil durum hastanelerimizle Mart 2024 tarihi itibarıyla vatandaşlarımıza hizmet sunmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Hatay, Malatya ve Kahramanmaraş illerimizde de şehir hastaneleri yapmak için proje çalışmalarına başladık. İnşaatı devam eden 144, ihale aşamasında 73, proje ve arsa aşamasında 195 olmak üzere toplamda 412 adet hastane yatırımımız bulunuyor. Önümüzdeki yıl için 55’i hastane olmak üzere toplam 150 yeni sağlık tesisinin açılışını yapacağız. "COVID-19 her geçen gün doğaya yeniliyor" Başta Eris varyantı olmak üzere, yeni mutasyonların, virüsün ortaya çıktığı ilk döneme kıyasla hasta yapıcı özelliğinin artık çok az olduğunu biliyoruz. COVID-19 her geçen gün doğaya yeniliyor ve hayat devam ediyor. "Yenidoğan tarama programına SMA’yı da ekledik" Aralık 2021 tarihi itibarıyla başlattığımız ‘’Evlilik Öncesi SMA Taşıyıcı Tarama Programı’’ çerçevesinde 1 milyon 100 bini aşkın kişiye tarama yaptık. Yenidoğan tarama programına SMA’yı da ekledik. Bugüne kadar 1 milyon 4 yüz bin bebeğimiz taramadan geçirildi. Uzaktan sağlık hizmetini yaygınlaştırıyoruz. 2023 yılının ilk 8 ayında 3 bin 75 hastaya uzaktan sağlık kurulu raporu düzenlenmesini sağladık. Kaynak: Basın Bülteni

Türkiye’Nin ilk Uzay Aracı 2026’Da Ay Yolculuğuna Çıkacak

Türkiye’Nin ilk Uzay Aracı 2026’Da Ay Yolculuğuna Çıkacak Türkiye’nin Milli Uzay Programı kapsamında başlattığı Ay Araştırma Programı ile geliştirilen ilk uzay aracında bütün süreçlerin 2026’da tamamlanması ve aracın uzaya fırlatılması hedefleniyor. TÜBİTAK’tan edindiği bilgiye göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve Kurum çalışmaları ile ülkedeki kuruluşların katkılarıyla hazırlanan Milli Uzay Programı kapsamında Türkiye’nin 10 yıllık plan ve hedefleri belirlendi. Açıklanan 10 programdan ilkini oluşturan Ay Araştırma Programı ile ülkenin Ay’da mevcudiyet gösteren sayılı ülkelerden biri olması amaçlandı. Ay Araştırma Programı’nın ilk aşaması olan AYAP-1 kapsamında Ay’ın yörüngeden keşfi ve Ay yüzeyi ile ilk temasın gerçekleştirilmesi, ikinci aşamada ise AYAP-2 Projesi ile yumuşak iniş yöntemiyle yüzeye bir gezici keşif aracının (rover) indirilmesi hedeflendi. Ay Araştırma Programı’nın AYAP-1 Projesi kapsamında Dünya’dan Ay yörüngesine ulaşarak buradan veri toplayan ve sonrasında Ay yüzeyiyle teması sağlayacak bir uzay aracı geliştirilerek görev operasyonları yürütülecek. Bunun yanında milli imkanlarla geliştirilecek teknolojiler, ürünler, yazılımlar ve ekipmanların başarılı olmasıyla ülkenin sistem geliştirme ve zorlu görev operasyonlarını gerçekleştirebilme kabiliyetine yönelik uluslararası itibarı artırılacak. AYAP-1 kapsamında, Türkiye’nin ilk “Ay” ve “Derin Uzay” görevinin gerçekleştirilmesi ve operasyonel tecrübe kazanılması hedefleniyor. Ay yörüngesinde (Dünya’dan 400 bin kilometre uzakta) görev yapabilecek ve yumuşak inişe uygun bir uzay aracı geliştirilmesi planlanıyor. Ayrıca, yerli imkanlarla geliştirilen Hibrit İtki Sistemi’nin uzay tarihçesi kazanması, Ay yüzeyinden alınacak yüksek çözünürlüklü görüntüler ve bilimsel verilerin (Ay’daki suyun kökeni, mini-manyetosfer oluşumları, yüzey bileşenleri, yüzey sıcaklık ve yansıma haritaları, radyasyon) Türkiye’deki bilim insanlarınca bilgiye çevrilmesi planlanıyor. Proje, “Derin Uzay” araştırmalarına kapı açacak Proje, halihazırda Milli Uzay Programı kapsamındaki Ay Araştırma Programı altında yürütülüyor. Bununla birlikte Türkiye’deki endüstri ve akademiden birçok paydaşın direkt girdisi bulunuyor. Bu sebeple ülkenin uzay ekosisteminin güçlendirilmesine de katkı sağlanacak. Bir başka katkı ise uzay aracı üzerinde bulunan yerli ve uluslararası ortaklar tarafından geliştirilen bilimsel görev yüklerinin toplayacağı veriler üzerinden elde edilecek bilgiyle uzay bilimleri konusunda Türkiye’nin yetkinliği ve uluslararası işbirliğinin seviyesi artırılacak. Ülke için “Derin Uzay”a açılacak kapıyı aralayacak bu projeyle gençlerin uzay bilimi ve teknolojilerine ilgisi güçlendirilecek. Uzay aracında son durum Uzay aracı kapsamında “Sistem Seviyesi Tasarım Aşaması” tamamlanarak, “Ayrıntılı Tasarım (Ekipman/Modül/Bileşen Geliştirme) Aşaması” faaliyetleri yürütülüyor. Uzay aracı üzerinde kullanılacak tüm ekipmanların görev için yeterlilikleri gözden geçirildi ve bazı ekipmanlar için yeterlilik (kalifikasyon) modellerinin üretimleri başlatıldı. Bu ekipmanların yeterlilik testini geçmesi sonrasında uçuş modelleri üretilerek uzay aracına entegre edilecek. Uzay aracı kapsamında teslim süresi uzun ekipmanlar ve bileşenler için sözleşmeler imzalandı ve “Uzay Aracı Uçuş Modeli” üzerinde kullanılacak tüm ekipmanların planlaması tamamlandı. Uzay aracını oluşturan alt sistem ve ekipmanların uçuş modellerinin üretilmesi sonrasında sistem seviyesi entegrasyonu gerçekleştirilecek ve ardından çevresel (titreşim, ısıl-vakum, elektromanyetik uyumluluk gibi) ve işlevsel testler yapılacak. Bütün süreçlerin 2026 yılında tamamlanması ve aynı yıl aracın fırlatılması planlanıyor. Uzay aracının tasarımları yerli Türkiye’nin ilk Ay görevi olması nedeniyle görevin başarısı her şeyin üzerinde tutuldu ve planlamalar yapıldı. Bu kapsamda yerli olarak geliştirilen ekipmanlara karar verilirken en az prototip seviyesinde olunması dikkate alındı ve yeterlilik modeli planlamaları gerçekleştirildi. Bununla birlikte görev kritik ekipmanlar için “Derin Uzay” tarihçesi bulunan alternatifler uzay aracı kapsamına alınarak görev başarısına katkı sağlayacak şekilde güvenilirlik artırıldı. Yurt dışından bazı bileşen ve ekipmanların tedariki özelinde işbirlikleri olmakla birlikte Ay görevinin ve uzay aracının tasarımları yerli olarak yapıldı. Aracın entegrasyonu, testleri ve operasyonları da Türkiye’nin altyapıları kullanılarak kendi beşeri sermayesi tarafından gerçekleştirilecek. İlk görev (AYAP-1) kapsamında geliştirilen uzay aracı, AYAP-2 içinde planlanan yumuşak iniş görevinin gereksinimleri de dikkate alınarak tasarlanıyor. Ayrıca yumuşak iniş için gereken bazı ekipmanlar (iniş takımı gibi) ve teknolojilerle (görüntü destekli seyrüsefer gibi) birlikte AYAP-2 kapsamındaki gezici keşif aracına yönelik konsept tasarım çalışmaları da yürütülüyor. Türkiye’ye stratejik kabiliyetler kazandıracak projelere odaklanılırken özellikle uzayda daha etkin olmak için yer gözlem ve haberleşme uyduları, küçük uydularla nesnelerin interneti, fırlatma sistemleri, yer kesimi, uzaktan algılama, uzay gözlem sistemleri ve bunların bileşenleriyle son dönemde Milli Uzay Programı ile birlikte “Derin Uzay” (Ay Araştırma Programı) ve insanlı uzay görevleri üzerine geniş çapta ve yoğunlukta çalışmalar yapılıyor.​​​​​​​

TİTCK, Dünya Sağlık Örgütünün

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun (TİTCK) Dünya Sağlık Örgütünün ulusal ilaç otoriteleri listesine alındığı bildirildi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) 21.09.2023 tarihi itibarıyla Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından listelenen ulusal ilaç otoriteleri arasındaki yerini almıştır. Bu gelişmeyle birlikte, ilaçlar ve aşılar için tüm düzenleyici ve denetleyici faaliyetlerimizin, Dünya Sağlık Teşkilatı kriterlerine uygunluğu, istikrarlı, iyi işleyen ve entegre bir sisteme sahip olduğumuz gösterilmiştir.   Ayrıca; ülkemizdeki ilaç ve aşıların etkili, güvenli ve kaliteli şekilde piyasaya sunularak denetiminin en iyi şekilde gerçekleştirildiği bir kez daha tescillenmiş; Ülkemizde üretilen aşıların Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından onaylanan ürün listelerine (ön yeterlik/ acil kullanım listelemesi) girebilmesinin de önü açılmıştır. TİTCK, 2018 yılında aralarında İsviçre, ABD, İngiltere, İrlanda, Almanya, Kanada, Japonya ve Avusturalya gibi ülkelerin bulunduğu Uluslararası İlaç Denetim Birliği’ne (PIC/s) kabul edilmişti. 2020 yılında Uluslararası Uyum Konseyi’ne (ICH) tam üye olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu,  ilaç ruhsatlandırma, klinik araştırmalar ve farmakovijilans faaliyetlerinde uluslararası alanda kabul görmüş otoriteler arasındaki yerini almıştı. Türk ilaç sektörünün uluslararası alandaki itibar ve saygınlığını artıran üyeliklerimiz ile vatandaşlarımızın kaliteli, etkili ve güvenli ilaca erişimini dünya standartlarında sağlıyor,  sağlık alanında uluslararası ticaretimizin de gelişmesine katkı sağlıyoruz. Kaynak : Basın Bülteni

İtalyan İlaç Grubu Recordati,Yeni Fabrika Yatırımı ile Türkiye'den İhracat Planlıyor

Türkiye pazarına 2008 yılında 2 yerli ilaç firmasını satın alarak giren Recordati’nin şu anda Türkiye’de 80 milyon kutu kapasiteli üretim tesisi ve 41 ayrı ürün ve tedavi seçeneği ile ilaç sektöründe hizmet veriyor. Çok yakın zamanda iki büyük yatırımı daha hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirten Recordati Grup Başkan Yardımcısı, Ortadoğu, Afrika, Türkiye, Uluslararası Bölge Başkanı ve Türkiye Genel Müdürü Erdem Çınar, DÜNYA’ya bu yeni yatırım planları ile ilgili şunları söyledi; “2016 yılında yaklaşık 50 milyon dolarlık ilk yatırımla Türkiye pazarına giriş yaptığımız günden bu yana toplam yatırım tutarımız 260 milyon euroya ulaştı. Bu yatırımlara ek olarak çok yakın zamanda iki büyük projemizi daha hayata geçireceğiz. Bunlardan biri yeni üretim hattı projemiz. Bu proje için makine ve ekipman yatırımının yanı sıra depolama alanının genişletilmesi için yatırım yapmayı ve bu sayede üretim kapasitesi artışı elde etmeyi planlıyoruz. Bu hatta üretilecek ürünlerin büyük kısmı dünyaya ihraç edilecek ve tüm bu yeni operasyon için de yeni bir ekip istihdam edilecek.” Yıl sonunda 2 milyar euro ciro hedefi Çınar, Recordati Grup’un cirosal anlamda da büyüme planlarından söz ederek, “Recordati Grup’un 2022 yılında cirosu bir önceki yıla kıyasla yüzde 17,3 artışla 1.853.3 milyon euro olarak gerçekleşti. 2022 yılı yatırım harcamalarımıza baktığımızda ise makina ve tesis bazında 22.7 milyon euro olduğunu söyleyebilirim. Bu yılın ilk 6 aylık finansal sonuçlarımıza göre grubun cirosu 1.044.3 milyon euro olup, yıl sonunda ise bu rakamı 2 milyar euroya çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Faaliyet gösterdikleri ülkelerde geçerli olan yasa ve yönetmelikler çerçevesinde çalışmalarını sürdürdüklerini, insanları ve çevreyi koruyan uygulamalar hayata geçirdiklerini anlatan Çınar, şöyle konuştu; Elektriğin %84’ü yenilenebilir kaynaklardan  “Güvenli, yüksek kaliteli ürünler tedarik ederken etik, kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümeye ve değer yaratmaya devam etmek istiyoruz. Örnek verecek olursam, Recordati Grup’un tesisleri ve ek ofisleri için yenilenebilir kaynaklardan sağlanan elektrik oranı yaklaşık yüzde 84'tür. İrlanda ve İspanya’daki üretim tesislerimize güneş panelleri kuruldu. 2021 ve 2022 yıllarında Milano metropolitan alanında yaklaşık 7 bin 500 ağaç dikildi ve 2023 yılı sonuna kadar 11 bin 250 ağaç dikme hedefi var. Bu projelerin büyüyen bir işletmenin temel bir parçası olduğuna aynı zamanda faaliyet gösterdiği toplumu destekleyip geliştireceğine ve çalışanlarını gururlandıracağına inanıyoruz.” Çınar, sürdürülebilirlik çalışmalarının Türkiye ayağından da söz ederek, “Diğer yandan sürdürülebilir bir gelecek için, 2016’dan beri Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren fabrikamızda güneş panelleri kurarak, yıllık bazda tesisin faaliyetleri için ihtiyacımız olan enerjinin bir kısmını üretmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. “Toplumsal fayda öncelik” 1920'lerde İtalya'da bir eczanede başlayan ve bugün 4 bin 300'den fazla çalışanıyla İtalyan borsasında işlem gören uluslararası ilaç grubu Recordati’nin toplumsal fayda ve farkındalık için önemli adımlar attığını ifade eden Erdem Çınar, “Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratmak amacıyla kadına yönelik şiddet vakalarını içeren ve 20 kadın doktor tarafından seslendirilen 3 animasyon video Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, KAHEV, Recordati ve birçok kadın hekim tarafından sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Ayrıca 2019 yılından bu yana koşulsuz destek olduğumuz DrX projemiz var. Bu proje ile hekimlerimiz farklı hikayelerini, tecrübelerini paylaşarak, ‘Her şeyden önce insan’ olduklarını bizlere hatırlatıyorlar ve bu vesile ile birçok ilham veren hikaye paylaşıyorlar. Bu yıl da 15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü’ne özel Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Üroonkoloji Derneği bir araya gelerek, dünyada erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olan prostat kanserinin önemine dikkat çekmek amacıyla oluşturdukları ‘Prostat Kanserine Karşı Top Sende’ projesine Recordati Türkiye’olarak koşulsuz destek olduk” ifadelerini kullandı. Kaynak : Dünya - Sevilay Çoban

Türkiye'de İlk Hepatit A Aşısı , KeyVac Aşı Üretim Tesisi'nde Üretilecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkent Organize Sanayi Bölgesi'ndeki KeyVac Aşı Üretim Merkezi Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, açılışını yaptıkları Hepatit A aşısı üretim fabrikasının Ankara'ya, ülkeye ve Türk milletine hayırlı olmasını diledi. Alagöz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cantürk Alagöz'ü stratejik önemi yüksek bu fabrikanın inşasından dolayı şahsı ve milleti adına tebrik eden Erdoğan, fabrika çalışanlarına teşekkür etti. "Öncü bir rol üstlenecektir" Hepatit A aşısı üretim tesisinin kendi alanında önemli bir boşluğu dolduracağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "14 bin metrekare kapalı alanı, 12 bin metrekare fabrika üretim hattı ve 2 bin metrekare ofis alanından oluşan fabrikamız en son teknolojiyle donatılmış. Toplam 29 bin 500 metrekare fabrika sahasıyla KeyVac, üretmeyi planladığı diğer aşılarda da inşallah öncü bir rol üstlenecektir. Koronavirüs salgını döneminde yaşananlar bize aşı üretim kapasitesinin ne kadar kritik önemde olduğunu göstermiştir. Türkiye bu süreci hükümetimizin attığı kararlı ve etkili adımlar sonucunda dünyanın birçok ülkesine göre çok daha başarılı bir şekilde yönetmiştir. Hiçbir vatandaşımızı sahipsiz, çaresiz bırakmadık. Güçlü altyapımız ve kuşatıcı sosyal güvenlik sistemimiz sayesinde tüm insanlarımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sağladık. Kendi yerli aşımızla salgına karşı etkisi tescillenen tüm aşıları vatandaşlarımıza ücretsiz olarak sunduk." Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde, ekonomide de farklı destek paketleriyle iş dünyası ve çalışanların yanında olduklarını ifade etti. Muhalefetin tüm baskılarına rağmen ekonomide yıkıcı sonuçları olacak sert adımları atmaktan uzak durduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Bunun yanında salgın döneminde 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteği vererek insanlık görevimizi yerine getirdik. Ülkemiz son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgından zayıflayarak değil, güçlenerek, dostlarının sayısını arttırarak çıkmıştır. Bu başarıda katkısı bulunan sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere tüm görevlilerimizi, kurumlarımızı, şirketlerimizi tebrik ediyorum." "Ülkemiz ileri teknolojiye ve yetişmiş insan kaynağına kavuşacaktır" Hepatit A aşısının, Hepatit A virüsünün neden olduğu hastalığın önlenmesinde kullanılan bir inaktif aşı olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu aşının 2012 yılından bu yana genel bağışıklama programında yer aldığını dile getirdi. Aşının, Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak 18 ve 24. ayların sonunda olmak üzere her çocuğa iki doz uygulandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Kronik karaciğer hastalığı ve pıhtılaşma bozukluğu olanlar ile risk grubunda olan birçok insanımız aşılanıyor. Daha çok yurt dışından tedarik edilen Hepatit A aşısı, artık dünya standartlarında ülkemizde de üretilecektir. Böylece Türkiye bu aşıyı en üst standartta üreten 4. ülke olacaktır. Açılışını yaptığımız bu önemli tesisle, Hepatit A aşısında yurt dışına bağımlılığımız azalacaktır. Ayrıca bu alanda, ülkemiz ileri teknolojiye ve yetişmiş insan kaynağına kavuşacaktır. Cumhuriyet'imizin 100. yılını kutladığımız bir dönemde hizmete giren KeyVac Hepatit A Aşısı Üretim Fabrikası'nın bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Aklını, emeğini, birikimini ve vizyonunu Türkiye Yüzyılı'nın emrine veren siz kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyorum. Bugüne kadar yatırımlarıyla, üretimleriyle, istihdamlarıyla Türkiye'yi büyütme davamıza destek olan herkese şükranlarımı sunuyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasının ardından günün anısına Alagöz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alagöz ve Sinovac Yönetim Kurulu Başkanı Yin Weidong hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekilerin kurdele kesiminin ardından fabrika törenle açıldı. Açılış törenine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin ve çok sayıda davetli katıldı. Kaynak: Basın Bülteni

E-bülten için aşağıdaki bilgileri doldurmanız yeterli.

Giriş Yap

Şifremi Unuttum Kayıt Ol

Kayıt Ol

Şifremi Unuttum