Gıda

Kanserojenleri Yiyen Mikroorganizmalar Ortaya Çıktı

TEKNOPARK İstanbul Kuluçka Merkezi’nde yerleşik Chivalric&Regulus Biyoteknoloji, gıdalardaki kanserojen maddeleri bertaraf eden probiyotik mikroorganizmalar geliştiriyor. Bu benzersiz çalışmasıyla Bayer’in, ‘Sağlık Teknolojileri Alanında Gelecek Vaat Eden Girişimciler’ listesinde ilk 20 girişim arasına giren Chivalric&Regulus; İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’23’te gümüş madalya kazandı. HalkBank’ın düzenlediği Harekete Geç Genç Girişimcilik Yarışması’nda ise ilk 5 girişim arasında yer aldı. POLİÜRETAN ATIK GERİ KAZANILIYOR Chivaric&Regulus’un, tekstildeki poliüretan atıkların bertarafı sürecinde ortaya çıkan maddelerin geri kazanımını yerli mikroorganizmalarla sağlamaya dönük Ar-Ge çalışması dünyada bir ilk. Bu projesi için TÜBİTAK 1707 programına başvuran firma; KOSGEB’den ileri girişimcilik ve Ar-Ge inovasyon desteği almaya hak kazandı. İstanbul Ticaret’in sorularını, Chivalric&Regulus’un kurucusu Ilgın Karacan cevapladı. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu Karacan, Yeditepe Üniversitesi Biyoteknoloji yüksek lisansında mikroorganizmaların mikro enkapsülasyonu üzerine tez çalışmasını gerçekleştirdi. AR-GE TEKNOPARK İSTANBUL’DA  Ülkemizin yerel ve doğal kaynaklarından mikroorganizmaları izole ediyor ve bu mikroorganizmaların endüstrinin çeşitli alanlarına entegrasyonu için Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca mikroenkapsülasyon teknolojisi ile ilaçlar için yeni taşıyıcı sistem formülasyonlarını geliştiriyor ve sektörlerin farklı mikrobiyal suş ve mikroorganizma taleplerini karşılıyoruz. YERLİ MİKROORGANİZMALAR  Doğal kaynaklardan elde ettiğimiz suşlarından; gerek tek tür, gerekse istenilen özellikte mikrobiyal karışımlar hazırlıyoruz. Çözüm ortaklarımızla birlikte mikroorganizmaların üretimini, tanımlamalarını ve analizlerini gerçekleştiriyoruz. Know-how’ımız ile Stok Kültür Bankası’ndan firmaların ihtiyaçlarına en uygun hammaddeyi seçmelerine yardımcı oluyor ve hammaddenin, ürünleriyle uygunluğunu test ediyoruz.  Ar-Ge ve Ür-Ge süreçlerinde kullanılan başlangıç mikroorganizma kültürlerinin saklandığı bankamızda; canlı ve istenildiğinde kullanılabilecek saf kültürler mevcut. Stok Kültür Bankası ile Mikroorganizma Kütüphanesi kurma yolundaki adımlarımızı sıkılaştırdık. Bu çalışmalarımızda SFA Ar-Ge’den uzman biyolog Leyla Tarhan Çelebi mentorluğumuzu yapıyor. 5 YENİ PATENT  1’i uluslararası olmak üzere 5 yeni patent başvurusu yaptık. Teknopark İstanbul’da en fazla patent başvurusu yapan 3 firma arasındayız. ‘Probiyotik Mikroorganizmaların Mikroenkapsülasyonu İçin Yeni Kaplayıcı Materyallerin Oluşturulması’ adlı uluslararası patent başvurumuz ile amacımız; gıda üretim prosesinde mikroorganizmaların canlılığının sürdürülmesini ve gıda içindeki kanserojen maddelerin bertarafını sağlamak. Ulusal patent başvurularımızı; ağız yaralarının önlenmesi, ağız sağlığının korunması, hormonal düzensizliklere bağlı olarak ortaya çıkan depresyon gibi hastalıkların önlenmesi için yeni probiyotik formülasyonlarının oluşturulması kapsamında gerçekleştirdik. POLİÜRETAN DÖNÜŞÜMÜNDE İLK AR-GE “Tekstildeki poliüretan atıkların dönüşümü esnasında ortaya çıkan ürünlerin tekrar endüstriye geri kazandırılması alanında literatürdeki ilk Ar-Ge’yi biz yapıyoruz. Poliüretan biyodegredasyonu için Stok Kültür Bankası’ndaki dünya için yeni olan yerli mikroorganizmalarla çalışıyoruz.” ZAYIFLATAN İÇERİKLER  Büyük bir bitkisel çay üreticisine, bitkisel ekstrat kombinasyo-nuna uygun probiyotik bir kombinasyon ile destek veriyoruz. Ortak patent başvurumuz olan bu ürün ile birlikte zayıflamak isteyenler için verimli sonuçlar alınan bir çay geliştirdik. Ürün, 1 ay içinde İngiltere’de satışta olacak. BAYER’İN SEÇİMİ Bayer’in, ‘Sağlık Teknolojileri Alanında Gelecek Vaat Eden Girişimciler’ listesinde 20 girişimci arasında yer aldık. Lâyık görüldüğümüz bu unvan, müşteri görüşmelerimizde çok etkili oldu.”   ISIF’23’TEN GÜMÜŞ MADALYA “ISIF’23’te; ‘Mikroorganizmaların Mikro Enkapsülasonu ile Kanserojen Maddelerin Giderilmesi’ konulu patentimiz ile gümüş madalya kazandık.” PATENTLER SİSTEMİ  “Patentlerimizin kombine şekilde kullanılması ile eşsiz bir know-how sistemi oluşturduk. Bu sistemin çıktısı olan gıdaların içindeki kanserojen maddelerin bertaraf edilmesine yarayan patentimizle yüzde 50-79 aralığında bir başarı elde ettik. Bunun kullanımı ile ilgili endüstriyel gıda üreticisi iki firma ile anlaşma aşamasındayız.” FONKSİYONEL GIDA DÖNEMİ  “Kanserojen maddelerin bertarafı ile daha sağlıklı gıdalar üretilebilecek. Böylece üreticiler pazar paylarını ciddi oranda artırabilecek. Hedefimiz, son tüketicinin bu yerli probiyotikleri gıdalarına katıp, kanserojen maddeleri bertaraf edebilmelerini sağlamak.” MİKROORGANIZMALAR HER YERDE “Arıcılıkta, büyük ve küçükbaş hayvancılıkta probiyotik beslenme formülasyonları hazırlıyoruz. Tarımda verimliliği yükselten bir gübre formülasyonu geliştirdik. Gıdalarda raf ömrünü uzatan probiyotik yöntemler, zayıflatan, depresyonu engelleyen, ağız yaralarına iyi gelen, enerji veren probiyotikler üretiyoruz.” TARIMSAL ÜRETİMİ BAKTERİLER ARTIRACAK  “Tarımsal üretimde verimliliği artırmak için etkin bir şekilde PGPR bakterilerini kullanıyoruz. Geçmiş çalışmalarımızdan elde ettiğimiz sonuçları kullanıyor, akademik destek alıyoruz.” Kaynak:DHA

Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Denetimlerini Arttırdı

Uzay sektöründeki en son yenilikler, teknolojiler ve ürünlerin sergilendiği uzay teknoloji fuarı, ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Long Beach'te Çarşamba ve Perşembe günleri arasında düzenlendi.Kuzey Amerika'nın önde gelen etkinliklerinden biri olan fuarda, dünya genelinden 250'den fazla katılımcı ve 3300'den fazla ziyaretçi yer aldı.Fuarda uzay araçları, uydu ve fırlatma sistemleri için uzay teknolojileri ve hizmetleri ile sivil, askeri ve ticari uzay görevlerine Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 7 bin 570 gıda denetim görevlisiyle çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Resmi kontroller risk esasına göre, önceden haber verilmeksizin, Bakanlık ve il müdürlüklerinin yıllık numune alma programları, Ulusal Kalıntı İzleme Planı (UKİP), TİMER, CİMER, Alo 174 Gıda Hattı, WhatsApp İhbar Hattı'na gelen ihbar ve şikayetler kapsamında gerçekleştiriliyor. Ekipler, yılın 4 ayında gıda işletmelerine toplam 375 bin 743 resmi kontrol gerçekleştirdi. Denetimlerde 3 bin 966 olumsuzluk tespit edilirken, gıda işletmelerine 3 bin 918 adet idari para cezası uygulandı, 48 işletme için Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunuldu. Gıdaya ilişkin ihbar ve şikayetleri almak, tüketicileri bu denetim sürecine dahil etmek amacıyla 2009'da faaliyete geçirilen Alo 174 Gıda Hattı'na bugüne kadar 2 milyon 889 bin 117 başvuru yapıldı. Bu aramalardan 951 bin 309'u gıda ihbar ve şikayet kapsamında olduğu için kaydedildi ve 948 bin 584'ü sonuçlandırıldı. WhatsApp İhbar Hattı'na ise faaliyete geçtiği 8 Mart 2020'den bugüne kadar 70 bin 719 bildirim geldi. Bunlardan 18 bin 109'u gıda ihbar ve şikayet kapsamında olduğu için kayıt altına alındı ve 17 bin 766'sı sonuçlandırıldı. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı 39 gıda kontrol laboratuvar müdürlüğü, Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğü ve Bakanlıktan yetki almış 101 özel gıda kontrol laboratuvarı bulunuyor. 41 kamu laboratuvarının 40'ı ve 101 özel gıda kontrol laboratuvarının 88'i akredite olarak hizmet veriyor. Kaynak:AA

Ata Tohumunun Faydaları Gün Yüzüne Çıkıyor

Karadeniz'in ilk Biyo-İnovasyon Merkezinde geçmişten gelen ata tohumları çoğaltılıyor. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sürdürülebilir organik tarım modeli için Ulubey'in Akpınar Mahallesi'nde kurulan Biyo-İnovasyon Merkezinde Ordu ilinin florasına özgü bitkilerin doğal-organik haliyle korunarak yeniden çoğaltılması sağlanıyor. Bu yöntemlerle orijinal ata tohumlarını çoğaltma ve endemik meyve ve diğer bitkilerin üretiminin sağlanması mümkün olurken genetiği değiştirilmemiş insan sağlığı için uygun, kimyasal ilaçlamaya maruz kalmamış yepyeni organik ve doğal ürünler ortaya çıkıyor. Halen 49 türden 141 çeşit ata tohumu ile 70 tür 300 çeşit bitkinin korunması ve çoğaltılarak ekonomiye kazandırılması için gerekli faaliyetlerin sürdürüldüğü merkezde kaybolmaya yüz tutan, yüz yıllardır bölgede yetişen kırmızı mısır, fasulye, kabak gibi yüzlerce üründen alınan ata tohumlar deneme bahçelerinde ekimi yapılarak çoğaltılıyor. Çalışmaları incelemek üzere Biyo-İnovasyon Merkezi içerisinde yer alan üretim alanlarını ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Ordu'da bulunan mevcut bitki çeşitlerinin biyoinovasyon merkezinde çoğaltarak korumaya aldıklarını ve üreticilerle buluşturmak için gereken çalışmaları yaptıklarını söyledi. Muhtemel gıda krizine karşı tohum üretiliyor Klasik belediyeciliğin dışında oluşturulan projelerden biri olan Büyükşehir Belediyesi Biyo-İnovasyon Merkezi ile tarım alanında öncülük yaptıkları projenin başarı ile devam ettiğini sözlerine ekleyen Başkan Güler şöyle konuştu: "Ulubey ilçesi Akpınar Mahallesi'nde terkedilmiş bir okulda Biyo-İnovasyon Merkezi kurduk. Burada tarımsal ve AR-GE çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Ordu'daki mevcut bitki çeşitlerini klonlayarak korumaya alıp çoğaltılmasını sağlarken, ata tohumu merkezimiz ile de orijinal tohumların muhafaza edilmesi ve çoğaltılmasını sağlıyoruz. Oluşabilecek muhtemel gıda krizine karşı burada koruduğumuz ata tohumları tedbir alırken aynı alanda ürettiğimiz ve kullandığımız mikro model topraksız üretim modülleri ile de iklim koşullarından bağımsız her zaman üretime devam ediyoruz. Klasik belediyeciliğin dışında tarımsal üretim anlamında da çalışmalarımızı yapıyoruz. Ordu'da tarımda öncülük yapıyoruz." Kaynak:İHA

Ölümcül Mantarlar Teknoloji İle Son Bulacak

Yakın Doğu Üniversitesi, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi araştırmacılarının iş birliği ile hayata geçirilecek projeyle son dönemde özellikle yaygın hastane enfeksiyonlarına neden olan ve ilaçlara dirençli bir mantar türü “Candida auris”in antifungal ilaçlara karşı duyarlılığı yapay zeka kullanarak belirleyecek. Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacılarının, Kasım 2022'de Antalya'da düzenlenen Türk Mikrobiyoloji Kongresi'nde yaptığı sunumların ardından, Türkiye ve KKTC'den üniversitelerin desteği ile ortak projeye dönüştürülen çalışma, Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) çerçevesinde desteklenecek. Projede, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, gerekli olan DNA, RNA izolasyonu için güvenlik kabini, termal bloklar, DNA/RNA ölçüm cihazı ve spektrofotometre gibi altyapı olanaklarını sağlayacak. Karar ağacı oluşturulması ve yapay zeka destekli makine öğrenme basamağı ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlıkta Yöneylem Merkezi ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilecek. Candida auris mantarı ilaçlara karşı dirençli. İnsanlarda ölümcül enfeksiyonlara neden olan Candida auris mantarı ilk kez 2009'da ABD'de keşfedildi. İlaçlara karşı dirençli olan bu mantar türü son yıllarda özellikle en korkulu hastane enfeksiyon kaynaklarından birine dönüştü. Maya olarak büyüyen bir tür mantar türü olan Candida auris, bir kez vücuda girdikten sonra kan dolaşımını, sinir sistemini ve birçok iç organı etkileyebiliyor. İlaçlara karşı dirençli olan Candida auris'in neden olduğu enfeksiyonlarda ölüm oranı ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yüzde 30 ila yüzde 60 olarak tahmin ediliyor. Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacılarının de yer aldığı ortak proje ile teşhisi ve tedavisi oldukça zor olan Candida auris'in antifungal ilaçlara karşı duyarlılığını yapay zeka kullanılarak belirlenecek ve tedavi planı oluşturulması kolaylaştırılacak. Proje ile enfeksiyonların kontrolü, doğru dezenfektan kullanımının sağlanması ve antimikrobiyal direncin önlenmesi ile ilgili önemli sonuçlar hedefleniyor.2022-2023 döneminde üçüncü ortak proje Yakın Doğu Üniversitesi'nin Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi ile yürüttüğü Candida auris projesi 2022-2023 döneminde başladığı üçüncü ortak proje olma özelliği taşıyor. Yakın Doğu Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi ile PCR Kit Üretim Laboratuvarı kurulumu için çalışma başlatmıştı. İstanbul Üniversitesi ile başlatılan proje ile de çocuklarda görülen, nadir metabolik hastalıkların genetik nedenlerinin saptanmasında tanı kitleri üretilecek. Son dönemde bütün dünyada önemli bir sorun haline gelen Candida auris mantarlarının neden olduğu enfeksiyonlarla etkili bir şekilde mücadele edilmesi için yürütülecek projenin önemine değinen Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Yakın Doğu Üniversitesi olarak, oluşturduğumuz uluslararası iş birlikleri ile insanlık adına fayda sağlayacak projelerde yer almayı vizyonumuzun önemli bir parçası olarak görüyoruz” ifadesini kullandı. Daha önce Celal Bayar Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi ile çok önemli iki projeyi hayata geçirmek için iş birliği yaptıklarını hatırlatan Prof. Dr. Şanlıdağ, “Ürettilen bilimsel bilgiyi insanlık yararına projelere dönüştürmeyi üniversite vasfının en önemli bileşenlerinden biri olarak görüyoruz. Bu nedenle gerek Türkiye'den gerekse dünyanın pek çok ülkesinden farklı üniversiteler ile iş birliği yaparak farklı alanlarda projeler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi. Kaynak:Basın Bülteni

Ünlü Çikolata Üreticisi Ferrero'nun Belçika Fabrikası Salmonella Bakterisi Nedeniyle Kapatıldı

Çikolata üreticisi Ferrero'nun Kinder Sürpriz ve diğer ürünlerinde, Avrupa'daki 8 ayrı ülkede saptanan Salmonella bakterisine, ilk olarak 15 Aralık'ta Belçika'nın Arlon kentindeki fabrikada rastlandığı ortaya çıktı. Ferrero'dan yapılan açıklamaya göre, bakteri, çikolata ürünleri için hammadde içeren bir tank filtresinde tespit edildi. Bunun üzerine içinde bakteri bulunan filtre kaldırıldı. O sırada fabrikada bulunan malzemeler ile çikolata ürünlerinin tedariki de durduruldu. Ancak İtalya merkezli çikolata üreticisi, Avrupa'nın 8 ayrı ülkesinde çok sayıda insanın Belçika'da üretilen ürünleri yedikten sonra nasıl salmonella enfeksiyonuna yakalandığı sorusuna yanıt veremedi. Şirket, konunun hala soruşturma aşamasında olduğunu belirtti. Ferrero; İngiltere, Hollanda ve Belçika'nın da aralarında olduğu birçok ülkede, salmonella şüphesi içeren ürünleri geri çağırdı. Avrupa Hastalık Önleme ve Değerlendirme Kurumu'na (ECDC) göre, çoğunluğu küçük çocuklardan oluşan toplam 134 kişiye salmonella bakterisi bulaştığına ilişkin başvuru yapıldı. Arlon'da 15 Ocak'ta saptanan bakteriye ilişkin ilk başvuru, 7 Ocak'ta İngiltere'de yapılmıştı. Belçika Federal Gıda Güvenliği Ajansı (FAVV) kontrolleri artırdı. Ajansa göre, gıda şirketleri rutin otomatik kontroller kapsamında numune incelemesi yapmak zorunda. Ferrero, 15 Aralık'ta böyle bir iç kontrol sırasında salmonella bakterisini buldu ancak FAVV'a bu konuda bilgi vermedi. Ferrero Sözcüsü, VTM kanalına yaptığı açıklamada,"Yetkilileri bilgilendirmedik çünkü bu bir iç sorun olarak kaldı. Ne o gün ne de beş gün öncesinden üretilen tek bir ürün depolarımızdan çıkmadı" dedi. Şu ana kadar İngiltere'de 63, Fransa'da 20, İrlanda'da 10, Almanya'da 4, İsveç'te 4, Hollanda'da 2, Norveç ve Lüksemburg'da 1'er ve Belçika'da 26 olası enfeksiyon tespit edildi. Şirketin Salmonella şüphesiyle raflardan topladığı ürünler şunlar: Kinder Surprise (bütün paketler) Kinder Schokobons Kinder Schokobons WHITE Kinder Happy Moments Kinder Mix Advent Calendar Kinder Mix Peluche Kinder Surprise Maxi Kaynak: BBC Türkiye

Türkiye nin İlk ve Tek Ham Yağ Tesisi Konya'da Üretimini Sürdürüyor

Tohumculuk ve yağ üretimine önemli katkı sağlayan Konya Şeker Fabrikası bünyesindeki Altınekin Ham Yağ Fabrikası, Türkiye'de ilk ve tek ham yağ tesisi olma özelliğini taşıyor. Tohumculuk ve yağ üretimine önemli katkı sağlayan Konya Şeker Fabrikası bünyesindeki Altınekin Ham Yağ Fabrikası, Türkiye'de ilk ve tek ham yağ tesisi olma özelliğini taşıyor.PANKOBİRLİK Başkanı Recep Konuk önderliğindeki Konya Şeker Fabrikası'nın, Altınekin Kampüsü'nde bulunan BETA Ziraat Tohum Fabrikası ve Ham Yağ Fabrikası ile yerli üretim yaparak dışa bağımlılığı sona erdirmeyi hedefliyor. Tohum fabrikası saatte 750 kilogram işleme yaparken; ham yağ fabrikası yılda 150 bin ton ayçiçek, 100 bin ton soyayla kanola işleme ve yıllık 50-60 bin ton ham ayçiçek yağı ile 70-80 bin ton ayçiçek küspesi üretim kapasitesine sahip. Bölgedeki iş istihdamını sağlaması açısından önemli bir rol oynayan tesis; İç Anadolu'nun en büyük, Türkiye'de ise ilk ve tek ham yağ tesisi olma özelliğini elinde bulunduruyor. "Aynı tesiste ayçiçek, soya, kanola yağı ve çekirdeği işleyebiliyoruz"Ham Yağ Fabrikası Müdürü Niyazi Arslantaş Konya Şeker'e ait olan fabrikanın 2011 yılında temelinin atıldığını, 2012 yılında da üretime geçmiş olan bir tesis olduğunu söyleyerek, "Günlük 500 ton çekirdek işleme kapasitesine sahiptir. Yıllık 150 bin ton ayçiçek yağı, yine aynı tesiste 30 bin ton soya ve kanola işleme kapasitesine sahip olan bir tesistir. Aynı tesiste hem ayçiçek yağı, hem soya yağı, hem kanola yağı ve çekirdeği işleyebiliyoruz. Çiftçilerimizden yıllara göre 90 ile 150 bin ton arasında ayçiçek alımı gerçekleştiriyoruz. Burada üretmiş olduğumuz ham yağın bir kısmını Torku markamızda kullanıyoruz. Aynı zamanda Türkiye'de faaliyet gösteren rafine yağ fabrikalarının ham madde ihtiyaçlarını karşılamak üzere ham yağ satışlarını gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, yıllık üretmiş olduğumuz yağın dışında küspe üretimimizde de bölgemizde bulunan tüm yem fabrikalarımızın da küspe ihtiyacını bu tesislerden sağlıyoruz" dedi. TUBİTAK destekli bir projelerinin olduğunu anlatan Niyazi Arslantaş, "TÜBİTAK destekli atıkların değerlendirilmesi olarak Konya Şeker grubunda en güzel yapılan işlerden bir tanesi atıkların ekonomiye kazandırılması, değerlendirilmesi ve değer zincirinde ekonomiye kazandırılması anlamında. Burada atıkların, özellikle ham yağın rafine ve atık sulardan elde edilen yağ atıklarında bulunan tokoforolün yani E vitaminin elde edilmesiyle alakalı çok güzel bir proje yürütüyoruz. Bu anlamda TÜBİTAK tarafından yüzde 100 desteklenen bir proje. Çünkü E vitamininin iki türlü üretimi söz konusu. E vitamini farmakoloji yani ilaç sanayisinde kullanılan en önemli katkı maddelerinden bir tanesi. Ülkemizin tamamı tarafından ithal edilen bir katkı maddesi. Bu anlamda büyük bir oran ve saflıkta eldesini ettik. Yüzde 90 saflık derecesine kadar getirmek üzere halen çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu. "Misyonumuz ağır, sorumluluğumuz çok fazla" Tohum Fabrikası Genel Müdürü Gökhan Altay ise, BETA Ziraat'in 1961 yılında kurulmuş Türkiye'nin ilk özel sektör tohumculuk kuruluşu olduğunu belirterek, "Şu an için 16 farklı bitki türünde Türkiye ve uluslararası pazar için tohum üretimi ve satışı gerçekleştirmekteyiz. Yerli bir firma olmamız nedeniyle misyonumuz ağır, sorumluluğumuz çok fazla. Özellikle yeni çeşitlerin geliştirilmesi, pazara sunulması, çiftçilerimizin uygun fiyatla ve yüksek kaliteli tohumları tedarik etmesi noktasında sorumluluklarımız bulunuyor. Bu sorumluluk bilinciyle biz yıllık karımızın önemli bir miktarını AR-GE çalışmalarımıza aktarıyoruz. Özellikle hibrit mısır, hibrit ayçiçeği, hibrit sebze konularında şu anda geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle bu çalışmalarımızı Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi'yle ortaklaşa yürütüyoruz. Tabi ki bu çalışmaların içerisinde TÜBİTAK ve Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü de bulunarak projelere destek olmaktadır" diye konuştu. Kaynak: İHA

Gıda Endstrisi Yeni Üretim Tesisi Yatırımı

Gıda sektöründe yumuşak şeker üretimi yapan Kervan Gıda, fabrikasında 5. hattını devreye alırken, bir yandan da yatırım planı kapsamında Akhisar'da bir fabrika alanı satın aldı.   Şubat Ayında Yeni bir Hat Devreye Alacak Toplamda 85 ülkeye ihracat yapan şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP)'na yaptığı açıklamada, mevcut fabrikasında 5. Licorice hattını devreye aldığı, yatırım planı çerçevesinde ise Akhisar’da yaklaşık 7 bin metrekarelik bir fabrika alanı satın almasının yanı sıra halihazırda yatırımı süren 5. Jelly hattını da 2021 Şubat ayında devreye alacağı yer aldı. Söz konusu iki yatırımın firmanın yıllık konsolide cirosuna yaklaşık 31,5 milyon dolarlık bir katkı sağlayacağı öngörülüyor. Yüzde 25 Kapasite Artışı Meydana Geldi Halka arz edilen ve hisseleri Aralık'ın ilk haftasında Borsa İstanbul'da işlem görmeye başlayan şirket, busüreçte elde ettiği kaynağın yüzde 22’si ile iç pazarda yapılmakta olan yatırımlarını fonlayacağını duyurmuştu. Firma, KAP’a yaptığı son açıklamada; şirketin konsolide cirosunun yaklaşık yüzde 71’ini oluşturan Jelly ve Licorice kategorilerindeki artan talebi karşılayabilmek hedefiyle yaptığı yatırımlardan biri olan, 5. Licorice hattının devreye alındığını duyurdu.  Böylece firma, yeni hat ile birlikte Licorice üretiminde yüzde 25 kapasite artışı gerçekleştirdi. Kapasite artışının firmanın yıllık cirosuna katkısının ise yaklaşık 6,5 milyon dolar olması tahmin ediliyor.    Yatırımlarına Devam Edecek, Akhisar'a Odaklandı KAP açıklamasında firmanın üretimi artırma odaklı yatırımlarına devam edeceği belirtilirken, Akhisar'daki 16 bin metrekarelik kurulu alanda üretim yapan fabrikanın yanında bulunan 7 bin metrekarelik kapalı alanlı fabrika binası ve arsasının satın alım işleminin tamamlandığı ifade edildi. Akhisar bölgesinin sağladığı düşük operasyonel maliyet ve teşvik avantajları dolayısıyla gelecek dönemde yurt içi yatırımlarının tamamını bu bölgede gerçekleştirmeyi planlayan şirket, bölgesel avantajlar sayesinde üretim ağırlığının bu şehre kaymasının FAVÖK marjlarına da olumlu etki etmesini öngörüyor. Kaynak : ST Endüstri  

Soğuk Gıda Endüstrisinde Gıda Güvenliği Sağlayan Yeni Buluş

Aldığımız herhangi bir soğuk zincir gıda ürününün bozulmaya başladığını çıplak gözle görebilir miyiz? Balık, et, meyve ve sebze gibi soğuk zincir gıda ürünlerinin bozulup bozulmadığını gösteren bir soğuk zincir gıda güvenlik etiketi geliştirildi. Oda sıcaklığına (10 ° C veya daha yüksek) maruz kaldığında soğuk zincir güvenlik etiketinde bir görüntü belirtiyor. Soğuk zincir teslim süreci boyunca oda sıcaklığına maruz kalma geçmişi ve süresi hesaplayabilme özelliğinin yanı sıra manuel olarak düzenlemeye imkan tanımıyor. Genel olarak, soğutulmuş veya dondurulmuş gıdalar oda sıcaklığına maruz kaldığında, bakteriler büyümeye ve çoğalmaya başlar. Ancak, çıplak gözle kötüleşip kötüleşmediklerini fark etmek zordur. Bunun nedeni, bazı bakterilerin yaşadıkları yiyeceklerin tadını ve kokusunu etkilememesidir ve dondurulmuş gıdalar, bir erime ve yeniden donma döngüsünden sonra bile neredeyse aynı görünüme sahiptir. Bu durumda, soğuk zincir güvenlik etiketi, buzdolabının veya dondurucu kamyonların arızasından kaynaklanan olası görünmez bozulmaya uğrayan yiyecekleri bilmeden yediğinizde ortaya çıkabilecek gıda zehirlenmesi ve benzeri etkilerden korunmak için iyi bir uygulamadır. Ayrıca, soğuk zincir güvenlik etiketi ince ve esnektir ve üretim maliyeti düşüktür. Dolayısıyla teknolojinin, hızla büyüyen taze gıda dağıtım pazarındaki uygulamaları için yüksek potansiyele sahip olacağı beklenmektedir. Kore Kimya Teknolojisi Araştırma Enstitüsü Biyolojik Kimya Araştırma Merkezi'nden bir araştırma ekibi (KRICT, Dr. Dongyeop Oh, Dr.Sung Yeon Hwang, Dr.Jeyoung Park ve Dr.Sejin Choi) bu teknolojiyi geliştirdi ve araştırma üzerine detayları yayınladı. Makalenin orjinaline buradan ulaşabilirsiniz. Soğuk zincir emniyet etiketinin temel teknolojisi nanofiber filmidir.Araştırmacılar, bu çıkartmayı üretmek için yeni geliştirilen nanofiber filmin arkasına tipik bir film takmaya çalıştılar.Düşük sıcaklıklarda, bu nanofiber film, ince ipliklerin birbiriyle kesiştiği ve böylece ışık dağıldığı için opak göründüğü sabit bir yapıya sahip oldu.Bununla birlikte, belirli bir süre oda sıcaklığına maruz bırakıldığında, bu nanofiber yapı çöküyor.Daha spesifik olarak, bu ince iplikler erimeye başlar ve birbirine karışır. Bu, ışığın film boyunca iletilmesine izin verir, böylece saydam görünmesini sağlar. Bu mekanizmaya dayanarak, çıkartmanın ön yüzeyindeki nanofiber film oda sıcaklığına maruz kaldıktan sonra şeffaf hale geldiğinde, arkadaki tipik film üzerinde üretilen görüntü önden görünür hale geliyor.Bu değişiklik kullanıcıların gıda ürünlerinin bozulup bozulmadığını belirlemelerini sağlar. Ayrıca araştırmacılar, bu nanofiber filmin oda sıcaklığına maruz kaldığında şeffaf olması için gereken süreyi kontrol etmenin bir yolunu buldular. Bu, her yiyeceğin kötüleşmesi için gereken sürenin değişebileceği gerekçesine dayanılarak denendi.Böylece, her bir etiket en az 30 dakika ve en fazla 24 saat oda sıcaklığına maruz kaldıktan sonra şeffaf olacak şekilde tasarladılar. Bu, bir zamanlayıcı ile aynı şekilde çalışır. Bu teknik, kullanılan nanofiber bileşimi ve kalınlığı kontrol edilerek gerçekleştirildi. KRICT Araştırmacısı Dr. Dongyeop Oh, "Bir kez oda sıcaklığına maruz kaldığında bu etiket, tekrar soğutmaya veya dondurmaya çalışsa bile orijinal durumuna geri döndürülemez. Ayrıca, oda sıcaklığına maruz kalma süresi manuel olarak ayarlanamaz ve neredeyse hiçbir yanıltma ihtimali yoktur " şeklinde bilgi aktarıyor. Soğuk zincir güvenlik etiketi, sadece gıda ürünleri uygulamaları için değil, aynı zamanda pahalı ilaçların ve tıbbi  malzemelerin soğuk zincir lojistik süreci için de yaygın olarak kullanılabilir. Bunun nedeni, etiketin ince ve esnek olması ve tahmini üretim maliyetinin her birinin yüzde bir oranında diğer etiketlere göre düşük olmasıdır. Şu anda,  bu amaçla yapılmış diğer ürünler oda sıcaklığına maruz kalma geçmişini gösteren bir kitler şeklinde yayın olarak kullanılır.Küresel kimya şirketleri tarafından pahalı ilaç ve tıbbi malzemelerin soğuk zincir dağıtımı için geliştirilen bu kitler oda sıcaklığına maruz kalıp kalmadığını göstermek için özel amaçlı mürekkeplerin kimyasal reaksiyonlarını kullanır. Bununla birlikte, kalın plastikten yapılmıştır ve bu nedenle çeşitli nesnelere takılması zordur ve üretim maliyeti oldukça yüksektir. Araştırma ekibinden Dr.Sejin Choi, "İlaç ve tıbbi malzemelerin dağıtımı için kullanılan mevcut kitler, içerdikleri özel mürekkebin hasar görürse sızması riskini taşıyor. Buna karşılık, geliştirilen soğuk zincir güvenlik etiketi herhangi bir kimyasal sızıntı riskini teslimat sırasında hasar görse bile taşımıyor" yorumunda bulundu ve gelecekte nanofiber teknolojilerin sağlayacağı yeni olanakların daha yaygın olacağına dair bir mesaj olarak çalışmalarına ait makaleyi yayınladılar.  

E-bülten için aşağıdaki bilgileri doldurmanız yeterli.

Giriş Yap

Şifremi Unuttum Kayıt Ol

Kayıt Ol

Şifremi Unuttum