İngiliz hükümetinden yapılan açıklamaya göre, ülke Ulusal Yarı İletken Stratejisi ile çip tedarikini iki katına çıkarırken, bu alandaki tasarım ve araştırma çalışmalarını da artırmayı planlıyor. Hükümetin "küresel bir bilim ve teknoloji süper gücü" olma hedefini gerçekleştirmede kritik bir adım olarak görülen plan kapsamında, çip altyapısına erişimi iyileştirmek, daha fazla AR-GE faaliyeti yapabilmek ve uluslararası iş birliklerini kolaylaştırmak için gelecek 10 yılda 1 milyar sterlin yatırım planlanıyor. Bu yatırımın 200 milyon sterlinlik kısmının 2023-2025 döneminde hayata geçirilmesi bekleniyor. İngiliz hükümetinin çip stratejisi, Başbakan Rishi Sunak'ın G7 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Japonya'da bulunduğu sırada açıklandı. Zirve öncesinde İngiltere ve Japonya, yarı iletken sektöründe AR-GE çalışmaları ve tedariki artırmak için iş birliği taahhüdünde bulundu. Sunak, stratejiye ilişkin değerlendirmesinde, yarı iletkenlerin her gün kullanılan cihazların temelini oluşturduğunu ve yarının teknolojilerini geliştirmek için çok önemli olduğunu belirterek, "Yeni stratejimiz, çabalarımızı araştırma ve tasarım gibi alanlarda güçlü yönlerimizin olduğu noktalara odaklıyor, böylece küresel sahnede rekabet gücümüzü artırabiliyoruz. Yarı iletken endüstrimizin yeteneklerini ve dayanıklılığını artırarak ekonomimizi büyütecek, yeni işler yaratacak ve yeni teknolojik atılımların ön saflarında yer alacağız." ifadelerini kullandı. Dünyada her yıl bir trilyonun üzerinde yarı iletken üretilirken, küresel yarı iletken pazar büyüklüğünün 2030'a kadar 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Yarı iletkenler, yapay zeka, kuantum ve 6G gibi gelecek teknolojilerinin de temelini oluşturuyor. Kaynak:AA
Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) ve Adelaide Üniversitesi'nden bilim insanları yaptıkları yeni bir çalışmada süper küçük nesnelerin dünyasına göz atabilmek için nano parçacıkları nasıl kullandıklarını anlattı. Sadece tek bir nano parçacığa ihtiyaç duyan teknoloji, kameraların görebildiği ışığın frekansını 7 kat artırıyor. 10 KAT DAHA YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜK Çalışmanın baş yazarı Anastasiia Zalogina, söz konusu teknolojinin, bilim insanlarının belirli hastalıkları ve sağlık sorunlarını daha iyi anlamasına yardımcı olarak tıp sektörüne büyük kazançlar sağlayabileceğini söyledi. Bilim insanlarının geleneksel mikroskoplarla mümkün olandan 10 kat daha yüksek bir çözünürlükle süper küçük nesneleri görebilmesine imkan tanıyan bu teknoloji, tekil virüslerin ve hücrelerin iç yapılarının incelenmesine yardımcı oluyor. Elektron mikroskopları gibi nano ölçekteki nesnelerin görüntülenmesine yönelik mevcut teknolojilerin pahalı olduğunu ve numunelere zarar verebilme olasılığının bulunduğunu kaydeden araştırmacılar, Avustralya Ulusal Üniversitesi'nin ışık bazlı yaklaşımının daha düşük maliyetli, güvenli ve etkili olduğunu belirtiyor. Çalışmanın eş yazarı Sergey Kruk, bu teknolojinin yarı iletken sektöründe kalite kontrol önlemi olarak da faydalı olabileceğini söyledi. Kaynak:Basın Bülteni
Nanoteknoloji, tıp alanında birçok yeniliğe imkan sağlayabilir. Bu yeniliklerden bazıları şunlardır: İlaç taşıyıcıları: Nanopartiküller, ilaçların hedeflenen hücrelere daha etkili bir şekilde taşınmasına olanak tanıyabilir. Bu, ilaçların yan etkilerini azaltabilir ve tedavi sürecini daha verimli hale getirebilir. Teşhis araçları: Nanoteknoloji, daha hassas ve erken teşhis araçlarının geliştirilmesine olanak sağlar. Örneğin, nanopartiküller, kanser hücrelerini tespit etmek için kullanılabilir. Yara iyileştirme: Nanopartiküller, yara iyileştirme sürecini hızlandıran ve enfeksiyon riskini azaltan yara bantları ve yara iyileştirme malzemeleri gibi ürünlerin geliştirilmesine olanak sağlayabilir. Biyosensörler: Nanoteknoloji, vücuttaki biyolojik değişiklikleri tespit etmek için kullanılan biyosensörlerin geliştirilmesine olanak sağlar. Bu, kalp krizi veya felç gibi ciddi durumların erken tespitini sağlayabilir. Doku mühendisliği: Nanoteknoloji, vücutta hasar görmüş dokuların onarılması için kullanılan doku mühendisliği teknolojilerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Protezler: Nanoteknoloji, protezlerin daha dayanıklı, hafif ve vücuda uyumlu olmasını sağlar. Kaynak:Basın Bülteni
Pazar Büyümesini Etkileyen Etkenler: Sağlık hizmetleri nanoteknoloji pazarı, kişiselleştirilmiş ilaca ve hedefli ilaç dağıtım sistemlerine yönelik artan talep dahil olmak üzere çeşitli faktörler tarafından yönlendirilmektedir. Nanoteknoloji, daha kesin ve etkili tedavilerin geliştirilmesine ve ayrıca hastalıkların daha erken bir aşamada teşhis edilmesine olanak tanır. Ek olarak, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıkların artan prevalansı, hasta sonuçlarını iyileştirebilecek yenilikçi tedavilere olan ihtiyacı artırıyor. Nanoteknoloji araştırma ve geliştirmeye yönelik devlet finansmanındaki artış, sağlık hizmetleri nanoteknoloji pazarının büyümesine de katkıda bulunuyor. Ayrıca, tıbbi cihaz ve ekipmanlarda nanoteknolojinin giderek daha fazla benimsenmesinin önümüzdeki yıllarda pazar büyümesini hızlandırması bekleniyor. Rapor & Araştırma Talep ve arz tarafındaki verileri ve ücretli veritabanlarını kullanıyoruz. Veri ve bilgi toplamak için benimsenen tüm kaynaklar ve metodolojiler raporlarımızda belirtilmiştir. Gereksinimlerinize göre raporların özelleştirilmesini sağlıyoruz. Özelleştirme kapsamına göre ücretlendirilecektir. Ek olarak raporlarımızda ve özelleştirilmiş formatlarımızda belirli bir ülke ve bölge için veri sağlıyoruz. Raporlarımızda başlıca ülkeleri ve bölgeleri ele alıyoruz. Ancak, belirli bir bölge için bir gereksinim varsa, verileri sunmaktan memnuniyet duyarız. İstatistiksel analiz : Veriler genellikle çizelgeler, grafikler, infografikler, trendler, belgeler ve çeşitli üreticilerden ve perakendecilerden alınan kayıtlar gibi çeşitli düzenlemelerde toplanır. Konu uzmanlarımız, önemli veri tabanları oluşturmak için bu tür verileri toplar, toplar ve yorumlar. Ekibimiz daha sonra temel gelişmeleri analiz etmek, pazar tahminlerini değerlendirmek ve eğilimleri belirlemek için büyük veri hacimleriyle çalışır. Diğer çeşitli çalışma türleri arasında istatistiksel modelleme, çıkarımsal istatistiksel analiz, tanımlayıcı istatistiksel analiz ve tahmine dayalı analiz sağlıyoruz. Böylece veri hazırlama, yönetim ve analiz ile özelleştirilmiş raporlar sunuyoruz. Ayrıca, ekibimizin yeni pazar gelişmelerinin önceki veritabanlarına doğru bir şekilde dahil edilmesini sağladığı sürekli bir geri bildirim sistemimiz var. Başlıca Sağlık Hizmetleri Nanoteknoloji Pazar Satıcıları kimlerdir? Abbott Laboratuvarları Abraxis BioScience Ambry Genetiği Amgen Baxter Uluslararası Becton, Dickinson ve Şirketi Bristol-Myers Squibb Sefeid GE Sağlık Johnson ve Johnson Merck & Co. NanoString Teknolojileri Novartis International AG Pfizer Inc. Roche Teşhis Siemens Sağlık Thermo Fisher Bilimsel Pazar Payı Analizi Pazar Payı Analizi, satıcıların genel pazara katkılarını göz önünde bulundurarak analizini sunar. Alandaki diğer satıcılara kıyasla genel pazara gelir yaratma fikrini sağlar. Satıcıların diğerlerine kıyasla gelir yaratma ve müşteri tabanı açısından nasıl performans gösterdiğine dair içgörüler sağlar. Pazar payını bilmek, temel yıl için satıcıların büyüklüğü ve rekabet gücü hakkında bir fikir sunar. Birikim, parçalanma, hakimiyet ve birleşme özellikleri açısından piyasa özelliklerini ortaya koyar. Rekabetçi Stratejik Pencere Rekabetçi Stratejik Pencere, tedarikçinin gelecekteki büyüme beklentileri için yetenekleri ve fırsatları arasında bir uyum veya uyum tanımlamasına yardımcı olmak için pazarlar, uygulamalar ve coğrafyalar açısından rekabet ortamını analiz eder. Satıcıların, bir tahmin dönemi [2022 – 2029] boyunca daha fazla iş genişletme ve büyüme gerçekleştirmek için birbirini izleyen birleşme ve satın alma stratejilerini, coğrafi genişlemeyi, araştırma ve geliştirmeyi ve yeni ürün tanıtım stratejilerini benimsemeleri için en uygun veya elverişli uyumu açıklar. Küresel Sağlık Hizmetleri Nanoteknoloji Pazarında COVID-19 Öncesi ve Sonrası Etkisi COVID-19, en son keşfedilen yeni koronavirüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Aralık 2019’da Wuhan’da (Çin) salgın başlamadan önce büyük ölçüde bilinmeyen COVID-19, yalnızca birkaç hafta içinde bölgesel bir krizden küresel bir salgına dönüştü. Ayrıca, ikinci çeyrekte, son kullanıcı endüstrileri hala tam kapasite ile çalışmadığından, Sağlık Hizmetleri Nanoteknoloji Pazarı için bir zorluk teşkil eden üretim ve tedarik zinciri gecikmelerine de tanık olundu. Kaynak:Basın Bülteni
Nanoteknoloji, malzemelerin atomik ve moleküler düzeyde manipülasyonu ile elde edilen teknolojileri ifade eder. Bu teknolojinin en belirgin özelliği, maddelerin boyutunun nanometre düzeyinde olmasıdır. Nanoteknolojinin uygulama alanları oldukça geniştir. Tıp, çevre, enerji, savunma, spor, gıda, tekstil gibi pek çok alanda nanoteknolojiden yararlanılır. Örneğin, tıp alanında, nanoteknoloji sayesinde ilaçların hedeflenen bölgeye ulaşması ve kanser tedavisinde kullanılacak görüntüleme teknolojilerinin geliştirilmesi mümkün olmuştur. Nanoteknolojinin en önemli avantajlarından biri, malzemelerin fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerini geliştirmesi ve daha dayanıklı hale getirmesidir. Ayrıca, nanoteknoloji sayesinde ürünlerin boyutları küçültülebilir, daha hafif ve daha verimli hale getirilebilir. Ancak, nanoteknolojinin kullanımı da bazı riskler taşır. Özellikle, nanomalzemelerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Bu nedenle, nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında bu risklerin dikkate alınması gerekmektedir.Nanoteknoloji, dünya genelinde birçok ülke tarafından desteklenmektedir. Ülkeler, nanoteknolojinin gelişimi için büyük yatırımlar yapmaktadır. Bu yatırımların amacı, nanoteknolojinin uygulama alanlarının artırılması ve teknolojinin daha güvenli hale getirilmesidir. Sonuç olarak, nanoteknoloji, son derece küçük boyutlardaki malzemelerin manipülasyonu ile elde edilen bir teknolojidir. Bu teknoloji sayesinde malzemelerin özellikleri geliştirilebilir ve ürünler daha verimli hale getirilebilir. Ancak, nanoteknolojinin kullanımı sırasında çevresel ve insan sağlığı risklerinin göz önünde bulundurulması da son derece önemlidir.Nanoteknoloji, bilim ve teknolojinin son derece küçük boyutlardaki malzemeleri kullanarak geliştirilmesi anlamına gelir. 'Nano' kelimesi, bir metrede milyarda birinden daha küçük boyutlara atıfta bulunur. Bu teknoloji, malzemelerin özelliklerini atomik ve moleküler düzeyde manipüle etme yeteneği sağlar ve son derece güçlü ve hassas araçlar gerektirir. Nanoteknolojinin uygulama alanları oldukça yaygındır ve birçok sektörde kullanılır. Tıp, çevre, enerji, savunma, spor, gıda ve tekstil gibi pek çok alanda nanoteknolojiden yararlanılır. Örneğin, tıp alanında, nanoteknoloji sayesinde ilaçların hedeflenen bölgeye ulaşması ve kanser tedavisinde kullanılacak görüntüleme teknolojilerinin geliştirilmesi mümkün olmuştur. Nanoteknolojinin en büyük avantajlarından biri, malzemelerin fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerini geliştirerek daha dayanıklı ve işlevsel hale getirmesidir. Ayrıca, bu teknoloji sayesinde ürünlerin boyutları küçültülebilir, daha hafif ve daha verimli hale getirilebilir.Ancak, nanoteknolojinin kullanımı da bazı riskler taşır. Özellikle, nanomalzemelerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Bu nedenle, nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında bu risklerin dikkate alınması gerekmektedir. Sonuç olarak, nanoteknoloji, bilim ve teknolojinin son derece küçük boyutlardaki malzemeleri manipüle etme yeteneği sayesinde birçok sektörde kullanılır. Bu teknoloji, ürünlerin özelliklerini geliştirerek daha dayanıklı, hafif ve verimli hale getirmekte büyük avantajlar sağlar. Ancak, bu teknolojinin kullanımı sırasında çevresel ve insan sağlığı risklerinin göz önünde bulundurulması da son derece önemlidir. Nanoölçekteki Malzemeler: Nanomalzemeler Nelerdir? Nanoölçekteki malzemeler, son derece küçük boyutlara sahip olan malzemelerdir. Nanomalzemeler, bir metrenin milyarda biri kadar küçük boyutlarda olan malzemeleri ifade eder. Nanoteknolojide kullanılan nanomalzemelerin en temel özelliği, boyutlarının çok küçük olmasıdır. Bu boyutlar, malzemelerin fiziksel, kimyasal ve elektronik özelliklerinde belirgin değişikliklere neden olabilir. Bazı örnekler şunlardır: Karbon nanotüpleri: Grafen tabakalarının ruloya sarılmasıyla elde edilen karbon nanotüpleri, dayanıklılığı ve iletkenliği yüksek olan bir malzemedir.Nano altın: Altın malzemesinin nano boyutlarda yapılandırılması ile elde edilen nano altın, yüksek yüzey alanına sahiptir ve biyomedikal alanda kullanılır. Titanyum dioksit nanopartikülleri: Güneş kremlerinde sıklıkla kullanılan bu malzeme, güneş ışınlarına karşı koruma sağlar. Silikon nanopartikülleri: Yarı iletken teknolojisinde kullanılan silikon, nanodüzeyde yapılandırıldığında özellikle enerji depolama sistemlerinde verimlilik artışı sağlar. Nano demir oksit: Manyetik özellikleri sayesinde manyetik depolama sürücülerinde ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazlarında kullanılır. Nanomalzemelerin kullanımı birçok avantaj sağlar, ancak beraberinde bazı riskler de getirir. Bu nedenle, nanoteknolojide kullanılan malzemelerin güvenliği ve etkileri sürekli olarak araştırılır ve değerlendirilir. Nanoteknolojinin Uygulama Alanları Nanoteknoloji, birçok sektörde farklı uygulama alanlarına sahiptir. Bu teknolojinin kullanıldığı bazı alanlar şunlardır: Tıbbi Uygulamalar: Nanoteknoloji, tıp alanında pek çok alanda kullanılır. Nanomalzemeler, ilaçların hedefe yönelik tedavisinde kullanılabilir. Ayrıca, tümörlerin görüntülenmesini kolaylaştıran nanomalzemeler de geliştirilmiştir. Enerji Üretimi: Nanoteknoloji, enerji üretiminde de kullanılır. Örneğin, güneş panellerinde kullanılan nanomalzemeler, güneş enerjisini daha verimli bir şekilde toplama olanağı sağlar. Gıda Sanayi: Nanoteknoloji, gıda sanayinde de kullanılır. Nanomalzemeler, gıdaların raf ömrünü uzatmak ve besin içeriğini arttırmak için kullanılabilir. Çevre Koruma: Nanoteknoloji, çevre kirliliği ile mücadelede de kullanılır. Nanomalzemeler, kirleticilerin filtrelenmesi ve su arıtımı gibi konularda etkili bir alternatif olarak değerlendirilir. Savunma Sanayi: Nanoteknoloji, savunma sanayinde de kullanılır. Nanomalzemeler, askeri teknolojilerin geliştirilmesinde kullanılır. Örneğin, nanoteknoloji sayesinde geliştirilen malzemeler, askeri teçhizatlarda daha hafif ve dayanıklı olabilir. Bilgi Teknolojisi: Nanoteknoloji, bilgi teknolojisinde de önemli bir role sahiptir. Nanomalzemeler, yarı iletkenlerde verimliliği arttırarak daha hızlı ve daha güçlü bilgisayarların geliştirilmesine yardımcı olur. Nanoteknolojinin uygulama alanları oldukça geniştir ve son derece farklı sektörlere yayılmıştır. Bu nedenle, nanoteknoloji her geçen gün daha yaygın olarak kullanılmakta ve uygulama alanları giderek artmaktadır. Avantajları ve Dezavantajları: Nanoteknolojinin Artıları ve Eksileri Nanoteknolojinin avantajları şu şekildedir: Malzemelerin Özelliklerinin Geliştirilmesi: Nanoteknoloji sayesinde malzemelerin özellikleri atomik ve moleküler düzeyde manipüle edilebilir. Bu da malzemelerin daha dayanıklı, hafif, iletken ve biyolojik olarak uyarlanabilir hale gelmesini sağlar. Uygulama Alanlarının Genişlemesi: Nanoteknoloji, birçok sektörde farklı uygulama alanlarına sahiptir. Tıp, enerji üretimi, gıda sanayi, çevre koruma, savunma sanayi gibi birçok alanda kullanılır. İnsan Sağlığına Etkileri: Nanoteknolojinin tıbbi uygulamaları sayesinde, ilaçların hedefe yönelik tedavisi mümkün hale gelir. Ayrıca, hastalıkların teşhisi ve tedavisi için nanoteknoloji sayesinde geliştirilen görüntüleme teknolojileri de kullanılabilir. Enerji Verimliliği: Nanoteknolojinin kullanımı, güneş panellerinde ve enerji depolama sistemlerinde verimliliği arttırır. Bu da daha sürdürülebilir bir enerji üretimine katkı sağlar. Nanoteknolojinin dezavantajları şu şekildedir: Çevre ve İnsan Sağlığı Riskleri: Nanomalzemelerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Bu nedenle, nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında bu risklerin dikkate alınması gerekmektedir. Maliyet: Nanoteknoloji ürünlerinin maliyeti genellikle yüksektir ve bu nedenle, yaygın kullanımları sınırlıdır. Regülasyon Zorlukları: Nanoteknolojinin kullanımı, regülasyon açısından da zorluklar içerir. Bu nedenle, standartlar ve yönetmeliklerin belirlenmesi gerekmektedir. Toplumsal Kabul: Nanoteknolojik ürünlerin toplumsal kabulü henüz yeterli düzeyde değildir. Bazı insanlar, bu teknolojinin etik ve sosyal sorunlarına dikkat çekmektedir. Etik Endişeler: Nanoteknolojinin Etik Boyutu Nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı, birçok etik endişeye neden olmuştur. Bazıları şunlardır: Toplumsal Eşitsizlik: Nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizliği artırabilir. Bu teknolojiye erişimi olanlar, bu teknolojinin avantajlarından daha fazla yararlanabilir. Güvenlik ve Gizlilik: Nanoteknoloji sayesinde geliştirilen cihazlar ve malzemeler, kişisel gizliliği tehlikeye atabilir. Örneğin, nanoteknolojik izleme cihazları insanların özel hayatlarına müdahale edebilir. Sağlık Riskleri: Nanomalzemelerin çevresel ve insan sağlığı üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Bu nedenle, nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında bu risklerin dikkate alınması gerekmektedir. Etik İlkeler: Nanoteknolojinin kullanımı, bazı etik ilkeleri ihlal edebilir. Örneğin, nano-bombalar gibi askeri uygulamalar, savaş kanunlarını ihlal edebilir. Düzenleme Zorlukları: Nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı, düzenleme zorluklarına da neden olur. Bu teknolojinin riskleri üzerinde etkin bir şekilde denetim sağlamak için standartlar ve yönetmelikler belirlenmesi gerekmektedir. Gelecekteki Yönleri: Nanoteknolojinin Geleceği Nanoteknoloji, gelecekte de birçok alanda büyük potansiyele sahip olacak ve gelişmeye devam edecektir. Bazı nanoteknolojinin gelecekteki yönleri şunlardır; Tıbbi Uygulamalar: Nanoteknoloji, tıp alanında pek çok alanda kullanılacak. Örneğin, kanser tedavisi için nanoteknolojik ilaçlar geliştirilebilir. Ayrıca, nanoteknolojik sensörler, hastalıkların erken teşhisinde büyük bir rol oynayabilir. Enerji Depolama: Nanoteknoloji, enerji depolama sistemlerinin verimliliğini arttırmak için kullanılacak. Bu sayede, daha sürdürülebilir bir enerji üretimi sağlanacak. Yapay Zeka ve Robotik: Nanoteknoloji, yapay zeka ve robotik teknolojilerde de kullanılacak. Örneğin, nano-robotlar dokuların içine girerek hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Çevre Koruma: Nanoteknoloji, çevre koruma ve kirlilikle mücadelede de daha fazla kullanılacak. Örneğin, nanoteknolojik filtreler su kaynaklarını temizlemek ve atık malzemeleri geri dönüştürmek için kullanılabilir. Bilgi Teknolojisi: Nanoteknoloji, bilgi teknolojisi alanında da ilerleyecek. Daha hızlı, daha güçlü ve daha verimli bilgisayarlar geliştirilebilecek. Yeni Malzemeler: Nanoteknoloji, yeni malzemelerin geliştirilmesinde de önemli bir role sahip olacak. Bu malzemeler daha dayanıklı, hafif, iletken ve biyolojik olarak uyarlanabilir özelliklere sahip olabilir. Nanoteknolojinin gelecekteki yönleri oldukça geniş kapsamlıdır. Bu nedenle, nanoteknoloji araştırmalarına yatırım yapmak ve bu teknolojinin etkilerini değerlendirmek için uluslararası işbirliği önemlidir. Nanoteknoloji, atom ve moleküler seviyede malzeme manipülasyonu yaparak yeni bir dünya yaratmaktadır. Bu teknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı, birçok alanda büyük potansiyele sahiptir. Nanoteknolojinin önemi şu şekilde özetlenebilir: İnovasyon: Nanoteknolojinin geliştirilmesi ve kullanımı, yenilikçi iş fikirleri ve ürünlerin ortaya çıkmasını sağlar. Ekonomik Potansiyel: Nanoteknoloji, birçok sektörde yeni iş fırsatları oluşturarak ekonomik kalkınmaya katkıda bulunabilir. Sürdürülebilirlik: Nanoteknoloji, enerji verimliliği, çevre koruma ve sürdürülebilir enerji üretimi gibi konularda büyük bir potansiyele sahiptir. Sağlık: Nanoteknoloji, tıp alanında pek çok alanda kullanılabilir. Bu sayede, daha etkili tedavi yöntemleri geliştirilebilir. Malzeme Geliştirme: Nanoteknoloji, malzemelerin özelliklerinin geliştirilmesine olanak tanır. Bu da daha dayanıklı, hafif, iletken ve biyolojik olarak uyarlanabilir malzemelerin üretilmesini sağlar. Nanoteknolojinin önemi, birçok alanda büyük potansiyele sahip olması ile açıklanabilir. Bu nedenle, nanoteknoloji araştırmalarına yatırım yapmak ve bu teknolojinin etkilerini değerlendirmek için uluslararası işbirliği önemlidir. Ancak, bu teknolojinin dezavantajlarına da dikkat edilerek, etik ilkeleri göz önünde bulundurarak kullanılması gerekmektedir. Kaynak:AA
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Nanoteknoloji Enstitüsü bilim insanları, verimli ve ekonomik enerji üretimi için karbondioksidin havaya salımını engelleyen membran geliştirdi. TÜBİTAK tarafından desteklenen projede Dr. Öğretim Üyesi Sadiye Velioğlu ve ekibince iklim değişikliğine çözüm olarak sera gazı emisyonlarını sıfıra indirmek için geliştirilen membranların, çeşitli gazlardan karbondioksidi ayrıştırmada kullanılacağı belirtildi. İklim değişikliğinin tüm canlıları tehdit eden kıtlık, kuraklık, yangın ve sel baskını gibi ciddi sonuçlara neden olduğunu belirten GTÜ Nanoteknoloji Ensitütüsü Dr. Öğretim Üyesi Sadiye Velioğlu, membran teknolojilerinin mevcut kullanılan teknolojilere göre çok fazla avantajının bulunduğunu belirtti. Kaynak:Basın Bülteni
Ekonomi Ticaret ve Sanayi Bakanlığı (METI) ilk olarak 2021'de hazırlanan Yarı İletkenler ve Dijital Endüstri Stratejisini 2023 yılı içinde gözden geçirmeyi planlıyor. KÜRESEL PAZARIN YÜZDE 10'U Buna göre yatırım yoluyla yarı iletken ile buna ilişkin parça ve malzemelerinin imalatçısı firmaların satışlarını 2030'a kadar üçe katlayarak 15 trilyon yene çıkarılması istenecek. Yeni stratejide METI, söz konusu sektöre, gelecek 10 yıl içinde AR-GE alanı dahil kamu ve özel sektörün 11 trilyon yen yatırım ihtiyacını vurgulayacak. 2020 yılında Japonya'daki yarı iletken, parça ve malzeme üreticisi firmaların satışları 5 trilyon olarak kayda geçti. Bu oran küresel pastanın yüzde 10'una tekabül ediyor. Kaynak: Basın Bülteni
Nanoteknoloji ve nanotıp alanında uzun yıllardır Ar-Ge faaliyetleri yürüten Türk biyoteknoloji şirketi Nanobiomed, gıda takviyeleri alanında yeni bir yatırıma imza attı. COVID-19 döneminde özellikle bağışıklığı destekleyen ürünlerle ilgili pazarın hızlı büyüdüğüne dikkat çeken Nanobiomed’in Kurucusu Doç. Dr. Gürer Güven Budak, 15 yıldır muhtelif nanomalzeme ve organik / inorganik moleküller üzerinde çalıştıklarını belirterek, bu alanda ileriki aşamalarda ilaca dönüşebilecek bir biyoteknolojik ürün üzerinde gelişme kaydettiklerini söyledi. FDA’e onay için başvurduk Nanoteknoloji alanında ödülleri de olan Doç. Dr. Gürer Güven Budak’ın bahsettiği yeni ürünün adı Vaxomed Plus. Uzun bir Ar-Ge sürecinin ardından orijinal formülasyon geliştirdiklerini söyleyen Budak, şu bilgileri verdi: “Biz COVID-19’u önlemeye yönelik bir ilaç geliştirme hedefiyle yola çıktık. Ürün şu anda risk grubundaki hekimlerce kullanılıyor. Sonuçlarla ilgili raporlama aşamasındayız. Üründe kullanılan organik ‘flavonoid’ moleküller FDA tarafından gıda takviyelerinde ‘Genel Olarak Güvenli Ürün’ kategorisinde değerlendiriliyor. Bu yüzden, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine daha hızlı ulaştırabilmek amacıyla, ürünü ilk aşamada ‘Takviye Edici Gıda’ olarak ruhsatlandırdık. Formülün uluslararası patent başvurusunu ve marka tescilini tamamladık. Sağlık Bakanlığı tarafından ‘etki, koruma ve tedaviye yönelik faydası ve güvenirliği bilimsel olarak ispatlanmış ürünler’ için verilen ‘Sağlık Beyanlı Ürün’ ruhsat başvurumuzu da yaptık.” Polifenollerin etkileri kanıtlandı Nanobiomed’in yeni ürünü için ilerleyen dönemlerde Faz çalışmaları başlatılması planlanıyor. Doç. Dr. Budak, bu aşamadan sonra ürünle ilgili ilaç ruhsat başvurusu yapmayı planladıklarını belirtti. Nanobiomed Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gürer Güven Budak, yeri ilaç endüstrisi için önemli gelişmelerden biri olarak nitelendirdiği yeni ürünün formülünde yer alan temel aktif maddelerin polifenol-flavonoid yapıda moleküller olduğuna dikkat çekti. Verdiği bilgilere göre bilimsel analizlerde flavonoidlerin COVID-19’a neden olan SARS CoV-2 virüsünün yüzeyindeki M proteazlarına güçlü biçimde bağlanabildiğinin ortaya konulmuş. Benzer şekilde, IBM teknolojisiyle süper bilgisayarla yapılan matematiksel modelleme çalışmalarında da, flavonoidlerde SARS CoV-2 virusu S (spike) proteinlerine bağlanarak virusun konakçı hücreye tutunmasını engelleyebilecek 47 farklı molekül belirlenmiş. Doç. Dr. Budak, “Bu 47 molekül arasında yer alan üç farklı flavonoid, yeni geliştirdiğimiz formülasyonda kullanıldı” dedi. Kaynak : Dünya - Mehmet Kaya